Açısı dik, koca bir kaya,
Yok, üstünde yürüyecek, ne iz ne patika.
Taşların arasından başını uzatmış filiz,
Çağırıyor o’nu, öp beni, gel buraya.
Biri ak öteki kara, alası da var anlında,
Şu fani, övgü yazdı mekânı hiç görmeden
Kelime kifayet eder mi anlatmama bilmem
Onca insan bekler varmak için huzuruna
Geliyorum bindim güvercinin kanadına
İlk sen gelirsin sabah kalkınca aklıma
Bir vadi uzanır
Cenup’tan şimal’e
Kar suyu ile beslenir
Vadi içinde yılan gibi kıvrılan
İnci gibi ak ve berrak dere
Boncuk gibi renkli kumlar
Balta girmemiş ormanda kraldı o
Eli sopalı gezerdi yıldız doğunca
Dolunay çıkınca ara sıra kükrerdi
Yer ve gök titrerdi o sesi duyunca
Balta girmemiş ormanda kraldı o
uğursuz bir baykuş tünemiş
yuvamın üstüne
yüreğim sıkışıyor duracak kalbim
her ötüş'ünde
taşıyor sabrım öfkem üstümde
yürüyorum hışımla üstüne
Dün geldim, anadan üryan,
İbret alsın! âlem benden.
Yoktu üstümde, tül bile,
Güldü bu halimi gören.
Çok zaman geçti aradan,
Sorgulamak geçti içimden şimdi seni
Mavi mi pembe mi kimliğinin rengi
Ayıp mı olur sorsam gerçek cinsiyetini.
Hep sakladın göstermedin hiç cemalini
Dizginlerimi almışsın iki eline
Ey Âdem ve sen Havva
Cennet-i alada nasıl Hava
Yağmur çamur var mı
Benziyor mu şu dünya’ya
Gizemli elmayı merak ettim
Davul çalıyor sabahın seherinde
Kulağa hoş geliyor uzaktan sesi
Heyecan dorukta toplanmış aile
Yüzde gülümseme bekliyor hepsi
Dokuz ay önce çıkmıştı yola
Bir resmin bile yok,
cebimde.
Gözlerinin rengini,
bilmesemde.
Özlüyorum seni,
hiç görmesemde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!