Cana kurban olam dedim.
Kaçtı benden el oldu.
Arkasından ağıt yaktım.
Göz pınarım sel oldu.
Elimde saz andım onu.
Sarmaşığın yağrağında
Bir damla yağmur
Ellerin avuçlarıma
Gözlerin bakışlarıma kilitli
Riya yok duygularda
Onlarda mağrur
Gönlümün ocağında yanan ateşe,
Kül atma durmadan söndürmek için.
Sevdam kurşun yiyor, zaten peş peşe,
Gül atma, vurmadan öldürmek için! ...
Güzel binaydı
Önünden geçenler heyecanlanır
Durup, hayranlıkla hep bakarlardı
Yürürler
Dururlar
Dönerler
Anlaşılan,bırakamayacaksın,
Alışkanlıklarını.
Ve gereksiz yerlerde,
Bırakıp bakışlarını.
Onlara tabi olacaksın!
Cananın gözünden düşen her damla,
Akar yüreğime, coşar sel olur.
Nefesiyle birlikte gelse hoş sesi,
Istırabı dağıtan, ılık yel olur.
Muradına gönül, bir gün erer mi?
İffet tende değil, iffet beyinde,
İster demir kapla, kapat kilimle
Eğer yoksa iffet, onun zihninde
Ar-hayâ gitse de kimin derdinde?
Çiçekler açardı geldiği zaman,
Renkler cümbüşüyle donanır her yan.
Nihavent çalmaya başlardı keman.
Şimdi dinlemeye takat kalmadı.
Şarkımızı söylerdi, sevinçten kuşlar
Güneş doğdu ya! ..
Canlandılar,
Oysa dün yoktular.
Yedi kat yerin dibinde,
Miskin ve sessiz,
Belki de nefessiz,
Senin özleminle asırlar boyu,
Hayâl kurup yaşayan her kul,
Kavuşmak için bulup yolunu,
Koşar kucağına güzel İstanbul.
Derdini dağlamak istercesine,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!