Tacettin dergahında şimdi
Kül renkli akşamları, başkentin
Yesi’den Şarkışla’ya uzanan bir alkımla yunmaktadır
Ve ince, uzun bir ağıta soyunmaktadır
Bozkırın bilge dili, rüzgarlar
Metropol uğultularında yiten sesimizdir bizim bu
Tuna boylarında öksüz bir akıncı türküsüdür
Ve Sarıkamış’tan Göksun’a kadar
İlikleri buz kesmiş bir neslin öyküsüdür
“Beyler utansın”, evet
Kader utansın…
Değil mi ki yeniden
Bir sagunun ılık sesinde can çekişmektedir Asya
İnim inim inlemektedir taa derinden
Uzak destan çağlarını içinde duya duya
Yıldızlar geçmektedir Meraga göklerinden
Ne vakit yüzüne baksam şimdi hatırlıyorum Reis
Ya çöllerde düştük biz, ya da karlı dağlarda
Rahat yüzü görmedik
Ordularla geldiler, Allah şahit
Hiç eğilmedik
Ne vakit yüzüne baksam şimdi
Vey Irmağı kıyısında kırk yiğit
Ve Kürşat geçmektedir
Ne vakit yüzüne baksam, hatırlıyorum
Hala Tanrının kırbacı şaklamaktadır, Roma kapılarında
Haçlı sürülerine “dur” demektedir Selahattin
Ve Moğol orduları içinde yaralı bir kurt gibi
Harzemli Celalettin
Ne vakit yüzüne baksam Reis
Sağrısı kan ter içinde bir at geçmektedir
Ve Kafkas dağlarında tutsak düşmüş bir Anka
Arz ı endam etmek için beytullah üzerinde
Medine semasından, kanat kanat geçmektedir
…
Tarihin fal taşı gibi açılmış gözlerinden şimdi
Ve içinden, akmayı unutmuş zamanların
Yüreğimden...Kan gibi
Patlamış volkan gibi
Sımsıcak bir feryat geçmektedir
Ne vakit gözlerinin içine baksam
Varsın sensiz de dönsün feleğin çarkı
Varsın yalan yanlış yaşasın yaşayanlar
Ne anlatırsa anlatsın, sensiz gelecek bahar
Kahpe bir mart akşamı karakışta kaldım ben
Unutmam seni Reis, unutmam, unutamam
Kayıt Tarihi : 20.4.2009 17:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!