Ne içimdeki şehre sığabiliyorum, ne içinde bulunduğum şehre
Tenhalığın yarattığı öfke birikiyor dudaklarımda
Çığ gibi çoğalıyor bir kavganın gürültüsünü büyütüyorum sanki göğsümde
Bir zaman dilimine sıkışıp kalmışım, kıvranıyorum.
Güneş göz bebeklerimi ısıtıyor.
Akşamın kederli soğuk kollarına bırakıyor kendini ruhum
Sığamıyorum
oluk oluk taşıyorum her zerremde
öfkeyi soluyor ciğerlerim
Güçlü durmanın dayattığı ağırlığın altında eziliyorum.
Ne içimdeki hayata sığabiliyorum ne içinde bulunduğum hayata
donuk bakışlarımı köhne çayırlara gömüyorum
toprak altı cehaletin vuku bulduğu bir memleketin orta yerinde
kimsesizler mezarlığında oturmuş, yalnızlığı dileniyorum
Ne içimdeki aşka sığabiliyorum, ne içinde bulunduğum aşksızlığa
sevda utanmaz bir mahluktur
türküsünü bir yol boyu tüttürüyor arsızca
30/Haziran/23
Kayıt Tarihi : 2.3.2024 23:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!