Kızdığım zamanlarda mı yoksa sakin olduğum zamanlarda mı daha iyi yazıyorum henüz ayırdına varamadım. Şimdi de kızdığım bir zaman. Ders yapmayan ya da yapmakta zorlanan diyelim, kızıma kızdım ve asaplarımı relaks durumuna getirmek için, aldım kalemi elime yazıyorum. Ne yapalım biz de böyle rahatlıyoruz işte...
Ne yazılabilir böyle durumlarda, herkes her şeyi biliyor, hani demiş ya eski yunan filozoflarından biri''Hiç bir şeyi bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan daha akıllıyım''diye. Biz de mi bu yaşlarda her şeyi biliyorduk da sonradan mı unuttuk? Şimdilerde ne unuttuğumuzu da unuttuk...
Baktım oğlumun çalışma masasında öyle duruyor beş litrelik su bidonu, tepesi delinmiş ve içine bir kamış sokulmuş oğlumcum tarafından. Sinirlendim ya bir kere hızlı hızlı yazıyorum, bu sefer de elim yoruluyor. Raflara dizilmiş kitaplar, üstte Ana Britannica, yirmi yıl öncesinde gazetelerin verdiği kırmızı renkli Temel Britannica, altında sayılarını bir türlü tamamlayamadığım İslam Ansiklopedisi...Aslına bakarsanız şimdilerde hiç birine ihtiyaç kalmadı, İnternet çıkınca. Yaşasın diyorum kendi kendime, yaşasın ağaçlar kağıt olmaktan yavaş yavaş kurtuluyor, en azından ağaç kesimi azalacak. Geçenlerde basından takip ettiğim kadarı ile Çinliler'de Fil pisliğinden kağıt üretmişler. Demek ki daha değişik alternatiflerde istenirse zamanla bulunabilir. Hadi hayırlısı...
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta