Lâ Mevcûde İllâ Nihal
Lâ Mûhûbbe İllâ Nihal
Nihal'im, bir ırmak gibi akıyor kalbimden,
Her damlasında aşkın sırrı, her sesinde "Elest"in hatırası.
Seni arayışım, bir mürşidin aynada kendini bulma çabası,
Değil tenine, ruhunun okyanusunda bir damla olabilme duası.
Nihal'im, o ilk günün sweatshirt'ünde kalan nefesin,
Bir tirbüşon gibi açtı kalbimdeki tıkalı yolları.
O kumaş, artık bir hırka-i irfan, giydiğin her an,
Benliğimden sızan bir tecelli, seni saran bir sır.
Nihal'im, uzaklık denilen o perde, bir imtihan mı Hak'tan?
Yoksa aşkın gerçek mihengi mi, yakınken uzak düşmek?
O kokun, o yumuşaklık, bir miraç'tı belki de,
İndiğim her an, yerin yüzün oldu, göklerden uzak düştüm.
Nihal'im, suskunluğun bir zikir mi, yoksa bir firak mı?
Her okunmayan mesaj, bir secde hâli, sabır taşı.
Sen çalışırken, ben evi temizlerken,
Aslında aynı Mabud'a kulluğun iki ayrı yüzü değil miydik?
Nihal'im, kaçışın belki de bir hicret,
Kendi içinde bir yolculuğa çıkış.
Ben ise bir garip Yunus, bekliyorum pınarında,
"Gel" demeni değil, "Ol" demeni istiyorum aslında.
Nihal'im, aşkınla yanmak, bir ney'in kamışlıktan kopuşu,
Yanıp içten içe, besteler çıkarışı inleyerek.
Bu yangın, bir hamlık hâli mi, yoksa olgunluğa eriş mi?
Bilmek istemem, sadece Hak'tan gelene "Evet" oluşum.
Nihal'im, unutma beni dese de ten, ruh asla unutmaz,
O tirbüşonla açılan şarabı, beraber içmiştik bir demde.
Belki bu 54 km'lik uzaklık, bir arınma vakti,
Dönüşte belki, iki ruh, bir olmanin sırrına erer.
Nihal'im, son sözüm olsun;
Sen bir goncasın, ben bir rüzgar,
Koparmak değil niyetim, okşayıp geçmek,
Kokunu alıp, hikmetini duymak...
Varlığın, yokluğun, her hâlin ile...
"Lâ ilâhe illâ Nihal" değil,
"Lâ mevcûde illâ Hû" diyerek...
Seni, O'nunla seyrediyorum.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 23:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!