Gel be yağmur, geçip gözlerinden menekşelerin! ?
Taşı, mahmurluğunu ruhuna sünbüllerin;
Sen benimle kaynaş, arındır kendini insanlıktan...
Gel be yağmur, geçip gözlerinden menekşelerin! ?
Deniz, rengine kansın; ay derinliğine dalsın semanın.
Haydi doldur tasını aşkın;
Gül koydum, sensizliğin adını.
Varlığın kokusuydu, hayalin rengi.
gül koydum sensizliğin adını!
Gidişin Eylül, dallarda kuşlar...
Gelişin Nisan, sevinci bülbül...
Gül koydum sensizliğin adını.
İçimde, düğünler kurulmuş
Davullar vurur!
Dertler mi?
Dizilmiş halaya durur.
Bir saat duvarda, bir yürek vurur,
Gönülde çiçekler açmaz bu mevsim!
Yolun sonu var mıdır, ne yönden gitmek gerek
Hep batıya gidince, başlangıca dönersek
Niye gitmeliyiz ki; zaten vardık hedefe
insan saçma varlık; aklından zorlu demek
Düşünür kimileri, hindi bile kıskanır
Her şeyin ölçüsü var belki medeniyetin de?
Fazla geldi bu bize, döndük memleketimize
Artık sınır kalmadı, yıkıldı tüm duvarlar
Korkudan belli kondu, Türk'e bütün sınırlar
Yarınlar açık bize, gençlik var içimizde
Bilinmez kıymetleri, kaybolup gitmedikçe
Tutamaz kendisini, meçhulü bilmedikçe
Ne arar asırlarca, eldekini beğenmez.
Savaş, zulüm, işkence, yaşamak da denemez!
Bekliyordu insanlar: Belli, büyük bir günü
Bilim gerçek ışıktır DİBİNDE durmak gerek! ! !
Aydınlanıp, yolunda ışıklar saçmak demek,
Gözlerimiz kamaştı; bilim bizi kör etti
Kendimizi kaybettik: 'Bu nice Okumaktır? '
Teknolojik icatlar açtı yeni çağları
Nerede kaldı, düşlerime yağan
Akşamlar? ! ..
Ürkek bakışlarında gerçek;
Minik yüreklerinde düş: Serçeler!
İncecik tül olur örtülürdü yarınlarıma;
Gece! ...
Gitmeni izlemiştim kapı eşiğinde,
Sessizce...
Çaresiz minik gözlerimde hüzün;
Ellerimde gidişine inat tuttuğum gün! ..
Eteğine sarılıp sürüklemek istemiştim kaderine,
Gün döndü, ay döndü
hayatı gül sandık hep, yakamızda taşıdık
koklamadan solunca, izlerinden tanıdık
kendimizi kaybettik, yaprak yaprak aradık
kokusu, feri gitti; dikenini gül sandık!
biz hep paylaşmıştık heybedeki azığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!