NAZLI İLGİNÇ BİR RÜYA..GERÇEK YAŞAM ÖYKÜSÜ
Bir gece rüyamda bir gurup arkadaş doğu yönüne doğru gidiyorduk yaz aylarıydı
Yürüdüğümüz yol topraktı ormanlık ve zaman zaman tarlalarla kaplı bir araziydi
epey yol almıştık ki bir mabet yıkıntısına denk geldik içi kuru ot ve samanlarla doluydu
arkadaşlarım samanları karıştırırken içinden bir küp çıktı uzun üzerinde renkli kabartma resimler bulunan bir küptü küpün ağzı bir bez parçasıyla sarılıydı bezi bir arkadaşım açtı içinde şarap olduğunu söyledi
Orada ağaçtan kupalar vardı ben bir kupa şarap doldurup içtim sımsıcaktı ikinci bardağı doldurduğumda buz gibi soğuktu o şaraptan hepimiz epey içtik sonra mabetten dışarı çıktık mabedin çatısı yana yatmış durumdaydı biz mabedi incelerken aniden çatı çöktü her birimiz bir tarafa kaçıştık sonra yine yolumuza koyulduk
bir zaman yürüdükten sonra tamamen taş yapılı bir kasabaya geldik
arkadaşlarımızdan biri Nazlı adında çok güzel bir kızdı Halil adında arkadaşımın sevgilisiydi hep el ele dolaşırlardı
Bu kasabaya girdiğimizde bizi esmer bir kız karşıladı bizi uzun renkli elbiseler giyinikti Nazlı onu tanıyordu koşup boynuna sarıldı konuşmaya başladılar biz gitmek üzereydik Halil yanıma geldi Nazlıyı bırakmıyor dedi Nazlı da onunla kalmak istiyordu ben bu kızın yanına gittim yabancı bir dilde konuşuyorlardı bende aynı dilde kıza bağırıp nazlıdan uzak dur diyerek üstüne yürüdüm tokatlamaya kalkıştığımda kız oradan kaçtı Nazlı yine Halil ile el ele tutuştu yolumuza devam ettik
Epey gitmiştik ki Denizin kenarına geldik Kar yağmıştı hava puslu deniz kirliydi ama üşümüyorduk
Epey bekledikten sonra bir yük gemisi geldi içinde çuvallar vardı bu gemiye bindik güneye batı yönüne doğru gemi hareket etmeye başladı deniz çok dalgalıydı zaman zaman kusan arkadaşlarımız oluyordu gemi çok hızlı gidiyordu bazen denizin ortasında Beyaz kayalıklar görüyordum bir gün ve gece yol aldık sabaha karşı bir kasabaya geldik
Kasaba tamamen ağaç tahtalardan yapılmış iki katlı küçük evlerden oluşuyordu deniz kasabanın kuzeyinde kalıyordu denizin içine doğru uzanan masaları olan lokanta kaffeler vardı sahil ise taş bir caddeydi hava nemli yerler ıslaktı
biraz zaman geçtikten sonra güneş yükselmeye başladı ve kasaba hareketlendi
Her birimiz ayrı işlerde çalışıyor akşamları hasırların üzerinde yatıyorduk Nazlı ressamdı sokakta resim yapıp satıyordu
sonra tüm arkadaşlarımı kaybettim sadece Nazlıyla ikimiz kaldık nazlı Halile aşıktı onun yokluğuna çok üzülüyordu ben de espriler yapıp onu güldürüyordum bir zaman sonra nazlıdan da ayrı yaşamaya başladım ama nazlının kaldığı yeri biliyordum
Aradan uzun bir zaman geçti bir akşam bir barda içerken Halil yanıma geldi saçları kırlaşmıştı bana ağlayarak Nazlıyı sordu bende gidelim yerini biliyorum dedim Nazlının evine gittik yerinde yoktu oradan ayrılmıştı o gece sabaha kadar tüm kasabanın altını üstüne getirdik ama nazlıyı bulamadık bir barda oturup içtik Halil sarhoştu Asyalı elinde palalar olan bir gurupla kavga etmeye başladı ben araya girdim yabancı bir dilde onlara bağırdım görmüyor musunuz arkadaşım sarhoş dedim adamlar tamam anlamında kafa sallayarak geri çekildiler son uğradığımız mekandan sahil caddesine çıktık ikimizde sarhoştuk Halil sahildeki caddeye çömeldi öylesine yüksek bir sesle uzun uzadiya Nazlı diye bağırdı ki tüm kasabalılar balkon lambalarını yakıp balkonlara çıktılar bende Halil in yanına çömeldim beraber ağlamaya başladık
Hemen yandaki tahtaların üzerinde uyuya kalmışız öğlen sonu yine Nazlıyı aramaya başladık artık ev eve arıyorduk
Bir ara bir evin bahçesine girdim yaşlı bir kadın kapıdan başını çıkardı ona sordum burada dedi hemen Halil,e bağırdım Halil yanıma geldi
Nazlı kapıdan dışarı kucağında bir çocukla çıktı evin önündeki kanepeye oturdu Halil ona o Halil,e bakıyordu hiç konuşmuyorlardı bir müddet bakıştılar Nazlının gözlerinin içi gülüyordu Halil ise öfkeliydi
O anda Halil aniden ortadan kayboldu
Ben nazlıya Kız sen evlendin mi diye sordum
Nazlı gülerek hayır dedi peki bu çocuk ne dedim içerideki bir kadını gösterdi onun dedi ben onu sadece sevmek için kucağıma aldım dedi
Biz bunları konuşurken akşam karanlığı bastırmak üzereydi bu kez ikimizde Halil,i aramaya başladık Halil,in ağlama sesini duyuyorduk ama kendini bir türlü göremiyorduk
Sabaha kadar aradık Halil,i bulamadık yorgunluktan bitap düşmüştük ikimizde deniz kenarındaki tahta yolun üzerine yan yana uyumaya başladık
epey uyumuştum ki kalabalığın sesine uyandım hemen Nazlı geldi aklıma sağıma dönüp baktığımda Halil ile nazlı kucak kucağa mışıl mışıl uyuyorlardı kalabalıkta onların başına toplanmış insanlardı Halil ile nazlıya bakıp tartışıyorlardı
Tamamen gerçek bir Rüyam dır
Şair yazar Cebbar Korkmaz
Kayıt Tarihi : 8.11.2016 10:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!