Naziret Ül Üstadi Neyzen

Ömer Yavuz Er
9

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Naziret Ül Üstadi Neyzen

Her zerre ki dinleyen, hitap ister ondan
Kâinat isminde kitabı hiçtendir onun
Ya hitabı dinlersin ya kitabı okursun ondan
Bir efsane ki yazmış on altı babı var onun.

Bir gün zevke gelmiş, kapılmış hamam sefasına
Keyif bu ya, yanmış, hamamda demlenmek arzusuyla
Bir damacana papazın düzüne ne gerek bardak, fincan
Değişilir mi aslan sütünü içmek kurnadan, tastan.

Bir gün, iki gün yetti; artık peştamallarda gitti
İki kafadar neyle, şiirle kaldılar mı üryan
Hamama giren terler sıcaklık onları da terletti
Alkol tutmayınca vücut eter getirtti o zaman.

Madem dedi Neyzen “Âdem babamız çıplak gezerdi.”
“Biz niye gezmeyelim.” fırladı gitti üst baş olmadan
Hacı inanmadı ama arkasından o da takip etti
İki anadan doğma Şehzadebaşı’na uzandılar aldırmadan.

Garip adam vesselam nerede yatıp kalktığı belli mi?
Kıvrılacak bir yer bulamazsa bulur Hocapaşa Camii’ni
Tabutluk otantik yer, kaldırır birinin kapağını girer içeri
Sonra da üstüne çeker kapağı ve rahatça uyur idi.

Abdülhamid döneminde sarıklılar kahvehanede oturmazmış
Bizim Neyzen başında sarık nargile içerken yakalanmış
Hafiyenin biri sürüklerken gün görmemiş küfür sıralamış
Öyle enayi ordusunu “Padişahım çok yaşa! ” nidasıyla dağıtmış.

Tanıdığı bir subayı ziyarete, kışlaya gitmiş bizimki
Rica üzerine erlere öyle bir ney üflemiş ki sorma
Düğmesini açık görünce edep yerin açıkta demiş askerin teki
Allah’a seslenmiş; “Edebimden bahseden biri çıktı çok şükür sana.”

İki kovadan birine su diğerine rakı koysan demişler
Sonra da onları eşeğin önüne koysan acaba hangisini içer?
Hiç eşek rakıdan anlar mı elbette suyu içer demişler
Neyzen atlamış hemen, eşek işte eşekliğinden suyu içer.

Birinci Dünya Harbi’nde iki gözünü kaybetmiş bir tanıdığı
Ziyarete gitmiş bir gün halini hatırını sormak için
“Durumu nasıl görüyorsun Tevfik’ciğim? ” diye sormuş ahbabı
“Sizin gördüğünüz gibi.” diye cevaplamış karanlık demek için.

Cemiyette tanınan bir hanım Neyzen ile karşılaşınca
Demiş ki “Aşk olsun benim için aşüfte gibi söz söylemişsiniz.”
Sinek kovalar gibi elini sallamış hanım Neyzen’i tanımayınca
Üstad herkesin bildiği şeyleri söylemez, siz bence halt etmişsiniz.

Morali bozukken bir gün, hödüğün teki masasına çöker
Münasebetsiz bucuk, laflarıyla Neyzen’i eder beliyye
Bir ara Üstadım neden hiçbir yerde görev almadınız der
El cevap senin gibi himbillerin yerine geçmemek niyetiyle.

Son hızla giden taksinin şoförüne seslenmiş
Aman oğlum n’olur biraz yavaşla demiş
Merak etme baba, biz bununla gelin bile taşırız
Desene bizde düzülecekler arasındayız !

Paşanın biri Neyzen’e pırlanta işlemeli bir ney hediye eder
Bizimki neyi eline alıp inceler ve paşaya geri verir
Paşa şaşırır, üzülür de hayrola Üstad beğenmedin mi der
Beğendim, lakin yolsuz kalınca korkarım ki bu heder edilir.

Nazırlığa getirilen bir zatın yeğeni vali olmuş Neyzen görünce demiş maşallah yeğeniniz fasulyeye benziyor
Genç yaşta vali oldu, neden fasulyeye benziyormuş
Onun için benzetiyorum, fasulyede sırığa sarılarak büyür diyor.

Sormuşlar Neyzen’e çalarken mi neşelenirsin,
Yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?
Maliye Bakanı’nın yolsuzluğunun ortaya çıktığı zamanda
Maliye Vekili değilim ki çalarken zevk alayım ha!

Serserinim düştüm aşkınla meye
Nasıl girdin elimdeki şu neye
Hem seversin beni Neyzen’im deye
Hem de sarhoş deye destan edersin.

Ömer Yavuz Er
Kayıt Tarihi : 9.9.2011 21:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ömer Yavuz Er