söğüt yaprağı ve içime çektiğim her nefes
gece ve avuçları alev dolu semalar
öğlen rüzgarı ve kıvrımları saçlarının
ruhuma işlediği günü hatırlatır bakışlarının
/ Göğe Serenat
tutmasam rüzgârı saçlarından
kaybolan maziyi bulacağını mı zannediyor
muhtemel bana biçiyor günah kılıfını
pişmanlığını ruhunun
yazgıların tayin edildiği o ilk gün
Seni gördüğümde anladım
rüyalar gökyüzüne boyanabilirmiş meğer
rüzgarlar ince ince titretirmiş ruhu
eteklerinden bir kez tutuştuysa eğer
özlemle sayıklarken gece ile gündüzü takvim
dedim ki seviyorum;
kuş gibi ve gökyüzü
çocuk gibi ve oyun
şiir gibi ve aşk
bu aşk
yaş aldıkça yaşlanan bedenimdir belki
oysa yüreğimde büyüyen yangın baki
ateşi harlayan körükten ibaret akreple yelkovan
bil ki ezelden arşa yazılmıştır bu telakki
/göğe serenat
kandilleri yanan bir şehrin
camları kanar
avucuma damlar akşam
çünkü katiller bir ağızdan
sazlara insaf ederek kuytularda
bir özlemek var göğsümün ortasında
bir de kırıkları sözlerimin
saçlarına dolandığım bir rüyadan
avuçlarım ten yanığı diriliyorum
nefesim dolusu titriyorum yani
tanrı büyüktür nazım küçük
bir oğlan üstü başı hayal tozu
çırpınsa yakalarından uyak uyak
ıslık tutturup durduğu gece sırtları dökülür
/yanıltılış
isminde ki her harfi ezberledim
yaz aylarının kumrallığı var tınısında
bahçemde ki çöl vahaya döner
heyecanlanıp dilimin ucuna gelse
/ Göğe Serenat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!