Nazilli de Düş Erken
yangını sönmüş dağlarının ardında kalan düz ovalarımda hürsün
yüksek harda fırınlanan miğferim, cengaverlerle taçlanır bir bir
meydanlara çıkan efenin cesaretinde açılır tüm kilitleri şehrimin
mehter marşı kulağımda, düşman üzerine yürüdüğümüzden beri
kınından çıkartıp kılıcı,zeybeklerle karşıladım seni.Yine 5 Eylül
İncir gölgeliklerinden rayihalar salındı Toygar, Bayındır Bey’e
gözlerimiz gün gördü obamızda,namı salar yiğitlikte Pazarköylü
yolu kesilmez kervanımızın, can evimize konuk cesur delikanlı
buyruğunu tuttu kızanlarımız, bir ömür sadık kaldı törenize oğul
ve yeni bir coğrafya doğurdu Miryakefalon.Savaşımız bitti artık
toprağın karnından doğan Mastavra, ata yadigarıdır geleceğime
kınalı ellerin sevdam ile yoğrulur, alın terin ekmek kadar kutsal
rengârenk seremonide mutlu çocukları var, Demirci Mehmet’in
güneşi aratmadan, ruhumu uyandıran limon çiçeklerin var senin
ah Nazilli!. Sılam gibi sıcak, atalarım kadar cesursun vatanımda
tarihe hükmeden Timur, alamadı özgürlüğü elinden.Bergüzarsın
otağı kurar yanık türkülerimde sesin,fısıldar ötelere çeşminazım
pınarlarından bengi su içip, yol alırım rüyalarımla yeni çağlara
rengi yeşil, mavi ve sarı;doğurgan ana misali kucaklar hepimizi
açları emziren dost gecelerde,anne şefkatiyle sokulurum yanına
İskender’in ayağının değdiği bu topraklar bu sokaklar hatırlatır
çağlar ötesinden içimize, kaç güzel gelin geldi bilemeyiz elbet
senden önceleri gülmeyen yüzüm, şimdilerde şavkınla aydınlık
zeytin ağacından damıtılan özgürlük taşısın beni Aydın Bey’ine
ah Nazilli!Sen de ne çok özlemim var, asude bedenim efsunkâr
sevdanı yaşadığım ey nazlı toprağım, yıllanan şarap misali aslın
kekik kokularıyla yârime vuslatım gibi şen ve kıpır kıpır kalbim
sıcak iklim yağmurları gibi bereketli ve su dinginliğin var senin
aşkın iksiriyle demlenip, yağmurlarınla ıslanır üşür düşlerimiz
üzüm şerbetini yıllandıran mahzenlerim gibi serinsin bağrımda
sokaklarımız ne çok sevdayı eskitti ve ne çok ayrılıklara şahittik
yüzgörümlüğü misali dantel dantel nakşettin geçmişini ömrüme
özene bezene sarmaladığım, gönül bağbozumunda saklı kentim
okşadığım kokladığım şehir hasretinde bitap, gurbette zindanım
Nazilli! Yanar toprağın ağustos sıcağında, kavrulduğum gündür
uç beylerine haberini sal.Gün bayramdır, gözlerime doldu bahar
vuslatın bizi çağırır, rüyadan uyanır gibi tezden düştük yollarına
mutluluğun resmi gülgün dünya önümüzde, ömür billah seyirlik
bereketli şafağın güzel rüyasından kalkıp ta geldim yanı başına
ah Nazilli!. Efsanelerini canlandır, yürek iklimlerine sal bizleri..
İlkay Coşkun
28.06.2012
Kayıt Tarihi : 13.11.2021 16:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!