Küçük dağları ben yarattım deyip çıktın.
Bana ettiklerin cilve miydi, naz mıydı?
Güvendiğim dağları birer birer yıktın.
Bu tarz, bir inat mıydı, yoksa itiraz mıydı?
Esip savurdun, sonsuz gök gibi gürledin.
Kitaba el bastırıp, kalbimi mühürledin.
Kanıma girip, beni genç yaşta zehirledin.
Katilim oluşun, bir bahar mıydı, yaz mıydı?
Tarzın mı böyle, yürekte ateşin mi söndü?
Mecnun’un ruhu aşkın çölünde kora döndü.
Kıblem ve kabem senin döndüğün yöndü.
Ahımın kıvılcımı tutuşturup yakmaz mıydı?
Nelere katlandım, nelere boyun burdum!
Bağrıma taş basıp, aşkı deliliğe vurdum.
Arzumu rüzgara bindirip göğe savurdum.
Yağmur olup başa yağan sevgim az mıydı?
Yıldızlara çoban oldum, altında bekledim.
Düşüme girdin, düşüme bir Yıldız ekledim.
Tanrım tek, kitabım tek, bir de seni tekledim.
Bahtımın tek Yıldız’ı doğar mıydı, doğmaz mıydı! ?
Nazarımda telleri düzen tutmaz bir sazdın.
Derde düşürüp, ölümüne ferman yazdın.
Diri diri gömmeye mezar mı kazdın?
Mezarımda attığın çığlık bir haz mıydı?
Eminim dertsiz kul, şifasız dert olmaz.
Her güzele gönül verme, sözü mert olmaz! ..
Bildiğinden şaşma! ..Yumuşak olur, sert olmaz.
Esen kavak yeli..meltem miydi, poyraz mıydı?
Kayıt Tarihi : 2.6.2003 12:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!