Nasıl Unuturum Seni Akçiçek?

Gurbet ellerinde aklıma düştün,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.
Yaram kapanmadan yaralar açtın,
Nasıl unuturum seni Akçiçek…

Adını duydum, tazeledin yaramı,
Sanma zalım gurbet benden yana mı?
Toprağında saklıyorsun anamı,
Nasıl unuturum seni Akçiçek

Yaz ayları gelse kavuşsam sana,
İçsem soğuk suyundan kana kana.
Sevdayı hasreti öğrettin bana,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

İlkbaharda gelincikler açılır,
Orak ayı ekinlerin biçilir,
Bağında bahçende güller saçılır.
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Göç göç olmuş bizim mahle boşalmış,
Ocağı tüten iki üç ev kalmış,
Baba yurdum söyle sana ne olmuş,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Hatırlarım içerlerim sızılar,
Ne kara yazılmış sana yazılar,
İlkbaharda meleşirdi kuzular,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Arkanda sıralı karlı dağların,
Ardından uzanan tozlu yolların,
Bana doğru uzatmışsın kolların,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Akacak’ tan köye doğru bakışı,
Mezire’ nin taşlı tozlu yokuşu,
Azık elde tarlalara gidişi,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Sarı ekin açmış tarlalarında,
Gözlerim doluyor gaydalarında,
Az mı davar güttüm yaylalarında,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Düğün dernek kurulurdu koşardık,
Harman yerine ateşi yakardık,
Sabahlara kadar horon oynardık,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Ayaz gecelerin sıcağısın sen,
Öksüzlere ana kucağısın sen,
Yetimlere baba ocağısın sen,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Bak türkün söylenir dudaklarımda,
Yolunun tozu var ayaklarımda,
Patoz sesi bile kulaklarımda,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Yemyeşildir KİLİSALAN yaylası,
Hele KUZ’ un çam kokulu havası,
Gurbetten baktığım özlem obası,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Seni unutana bile küsmedin,
Kıymetini bilemedik biz senin,
Bir güzellik varsa senin eserin,
Nasıl unuturum seni Akçiçek.

Mahmut’um gurbette doğdum büyüdüm.
Belki yine gurbet elde ölürüm,
Vasiyetim, beni köye götürün,
Koysunlar üstüme bir tutam çiçek,
Nasıl unuturum seni Akçiçek…