Nar-u cehennemden hayaller

içime sızıyor güneşin uçuk kızıllığı
çatlatıyor damarlarımı
bir ateş kütlesi ki
cayır cayır yanıyor hücrelerim

nar-u cehennem
koca bir coğrafya üzerine serpilmiş
gökyüzüne doğru dal budak salmış
bulutları tutuşturacak neredeyse
birer kanat takmış sanki iniyor ateşten şuleler

sıcak bir kızıllık
gökyüzünde bir fosfor alevi halinde
arz küresi içine sığacak kadar büyük
sonsuzluğun daha birinci merhalesinde
hayallerimin soluğu kesiliyor

bir fanusun içine hapsedilmiş güneş
gittikçe derinleşen gizli cereyanlara duçar
semanın kızıl kızıl yanışı
hayallerime akıyor gizli bir aşkın sıcaklığı

pür neşe içindeyim
zincirini sürüyüp gezen divane bir deli
çığlıklarını duyar gibiyim
çağıldayan güneşin ezgilerini

ışıklar yas tutar gibi laleler ağlar gibi
ruhumda gamlardan bir nebze hüzün
vedalar müzayedesinden satın alıyorum ayrılığı
güneşin batışını yüreğime nakşederek

redfer