Yok mu hasbam senin, altıncıya imanın
Dür perdeyi, levhi gör, O'ndan gelir her bela
Tırnağı kırılmış da şımarık nanemollanın
Feryad üstü feryad, sanki sende Kerbela
Hürriyet bileti ölüm, ey zindanın sakini
Gardiyan davranır bazen darılmışcasına
Kendine kız, sabret, olmaz itaatin lakini
Vehmi bırak, saldırma beynin yarılmışçasına
Sık boğazını ağzı salyalı nefs züppesinin
Haini dost edinip gezme sırtında hançer
Sarıl merdivenine bembeyaz ruh kubbesinin
Her muhacir bir zaman asli yurduna göçer
Dağları koydular senin nasırlı omuzlarına
Şeytan ise görevli yolmakla kanatları
Çobanlığı bırak şu arlanmaz domuzlarına
Gemle nihayî menzil için buraksı şen atları
Birle çokluları, nurlu mahzenin anahtarı tek
Orada kal, orada ye, orada iç, orada gülüş
Bakire fıtrata giydirdin çamurlu yırtmaç etek
Sonsuz iffet için gel de son lokmanı bölüş
Güneş vururken içine, baş gölgesi bekler kuyular
Her Yusuf'un vardır onda tutunacağı bir halat
Bir nefesten ibaret soluk benizliler, koyular
Tek nurdan yaratmak varlığı; İşte budur sanat
Uyanıklıktan uyan, azmet, hayra yor rüyanı
Çok kalmadı, adımların sayılı, iste ışıktan hüzme
Oranın modasına uymak gerek soyun kini riyanı
Bir nefeslik hiç için nefesinden vereni üzme
23 Aralık 2020
Çarşamba
03:51
Kayıt Tarihi : 23.12.2020 03:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!