Halkın sofrasında ebedî kal, ayrılma amma;
Ayrılsanda, girme hiçbir vakit harama zamma.
Öyleki davranışlarında görünmesin muamma;
Yüreğe düşen doğru olan ne varsa, yapta git.
Hayra yor gönül, belki bu son Cuma'dır;
Belki bundan sonra kıyamet kopar.
Hakk'a yönel gönül, belki bu son duadır;
Ellerini aç, ne koparsa gönülden kopar.
Kıyametin eşiğinde, annemin beşiğinde;
Sevgi sevmek nafileydi kılındı
Sevmenin bir vakti olamazdı ki
Kimisi bu yüzden bana alındı
Toprağa düşmeden anlamazdı ki.
Tiril tiril titrer sesim kısılır
Baharın sevgiden yoksunsa tohum;
Bırakır kendini hayattan mahrum.
Toprak, güneş ve su olsa ne yazar;
Allah'a sığınır bu masum tohum.
Büyüdü yeşerdi bilmem ne derler,
Nice ömür at sırtındaki yiğitler yaş döktü;
O atlar ki Allah'ın yolunda boynunu büktü.
Bir Veli ki kalemiyle düşmanına kök söktü;
Keşke şimdi Veli olup zalimlerle çarpışsak.
...
...
Ne hikmet var, ne Celil
Kim kiminle beraber
Ömer'le Ebû Cehil
Dünkü gibi beraber.
Cahiliye'ye döndük
Merkebinde lisanı var
Bize düşen lisan-ı hal
Güzelliği konuşulanlar
Dillerinde bir türkü var.
Güneş yakar, akar bulut
Yaşım yirmi beş
Yol yakın değil evvelin
Elimde yanıp sönmüşken hayat
Yeni hayatlara sürükle beni ey zatı bir ihtimal...
Sen sevgiden, aşktan nasip almamış
Sen yol yakınken uzaklaşan
Sırtındaki geçmiştir, elindeki gelecek
Büyüyecek her günün "bu bir geçmiş" denecek
Vurulsan mermer izi duygular bütününe
Nasıl suyun tutardın böyle büyüdüğüne?
...
Sonbahar uğultulu bir sesi andırır;
Bu mevsim ki avuç uçlarımda erirken.
Her gördüğümü oymuş gibi sandırır;
O sevdiğim hep aklıma gelirken.
...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!