Buğulu perçemli kaynayan fokurdatan çaydanlık gibi
Vadesi günü gelince
Ve yorgun yokuşlarına yük saran ömür zamanı boşlayıp bırakmalara tıkırdayınca devir geçer rüzgar tersine döner
Zararına gider dünya
Çarşı bazar toptancı alel eceline harabolur
Bir o yana
Bir bu yana döne dokana taneler eleyen kum saatinde insansa ziyadesiyke
Zuhur zemberek ziyan olur
Geceyi çağıran aklamın ufkunda gün batarken
Yorgun adımlarını pıtrak dikenleri sarmış bozkır gibi künyesiz sokaklardan
Sicili yitik duvarlar dibinden
Kimsesi seçilmez olmuş akla karadan
Usulca yalnızlığına sinerek unutmaya terkettiği kırılganlıkları silip süpürmeye vakit müddetten yaş almış
Yalnızlığını yellere
Islığını dağlara
Ve yangınını dumanını gökyüzüne eser tütende sarhoş bİr ırmak akıp gider ay ışığından
Tozu dumana katarak
Sözümona tahtaya basmamak için
Kupkuru ince eleyip dokuyan zeka yetmezmiş, yaz kış ses soluk ve aşk da lazımmış insana
Hayatın dibine dökülen yemişlerini toplaya gide
Heyecan da
Coşku da
Arzu da
Mecal de
Serüven de
Meram bağı sevda sılası olan harlı ateşlere ve verimli topraklara hem gider hem oturur
Susar bazan
Bazan dağlarla gezer, yağmura yala yakalanır, kuşlarla konuşur, salkım söğütlerle diyar olur
Her kapıda konar göçer mecra ve maceradan depreşen hallere girip çıkarak
Namı diger
İnsan
Yarası azıp sancıyınca adeta mahsus panzehir olsuna daha da şiddetini artıran
Zıddına giderek derinleri didikler deler deşer
Taa ki soğuk taşlara çileden sevinçten derme çatma dünya yükünü teslim edene kadar
İnsan mısın,
İnsansın iştelerden
Ocak/25
Kayıt Tarihi : 1.2.2025 16:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!