Öğretmen (9 Eylül Buca Eğitim Fakültesi), Sosyolog (Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Lisans), Ressam
İnsan bakar da görür mü olmayanı?
Şehir parkında otururken
Bir toz bulutu yükselir uzaktan
Çocukken bulutları benzettiğin gibi
Var olmayan birini yaratır zihnin
Canlanır hayalin; eli, kolu, yüzü vardır..
Uyutmaz bu yaşlar insanı
Kuş seslerine alışkındır kulakları
Ağır işitse de yoldan geçen genç kızları
Dört açılır gözleri kahkahalara
Sabahın bu saatlerinde cilvelidir bu sesler
Öyle kolay geçmez ele
Bana bir gün batımı şarkısı söyle
Turuncu sarıya aşık olsun
Ufuktan vursun denize renkler
En soğuk kış akşamlarında
İçim ısınsın
Balıkçıların diline dolansın
Yol kenarında cılız bir ağaca
Gelen geçen bir iki çaput bağlar
Renk şenliği der duyan
Bilse cehennem eşiği
Hakikati önüne sersen görmez ama
Dilemiş de dilemiş Allahın eşeği
Gecenin hep bu saatlerinde
Kalkar evine gider önemli isimler
Umutsuz adam,öyle kalır ya kendiyle
Bir uyanış ki gerçeğe
Ne acıdır bilsen
Ateşten kaçar gibi dalar uykuya
10 şubat nasıl bir acı?
Ne gördüklerim biter ne sustuklarım
Başlar içimde kanlı sancı
Uçar gider hasrete boğduklarım
Doğum mu sandın amacı?
Hayat sanki durmuşken
Şu karga neyi çekiştiriyor?
Can verecek hırsla
Küçük bir taş uğruna
Dayanamadı genç adam
Kalktı yerinden sinirle
Cehennemin bekleme salonu burası
Acayip kafa yapar adamda
Öyle sahiplenirsin ki
Müptezel aşktan elde ettiklerini
Kafa iyice duman
Benim diye anlatırken
Otuzlu yaşlarda bir adam
Dalmış uzaklara
Gözlerinde ateş
Yaşına inat büyümüş içinde kin
Sevdiğini mi almışlar elinden;
Yoksa kan davası mı?
Bir örümcek ağına benziyordu kalbim
Tutulana kaçma fırtası vermeyen ölüm varken
Harcamak isteyene toz bezi bile yeterdi
Çelik kasalara benziyordu ruhum
Sen gibi
Anahtarı kaybeden benden bile beterdi..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!