Adamın berk olur yumruk vuruşu,
İşte böyle olur adam duruşu…
Ağır olur kalkışı, oturuşu,
İşte böyle olur adam duruşu…
Düzenbaz tilkiler, hep ürkek olur,
Neden bu kadar yüreklisin?
Ayağına kurşun sıksalar!
Fark etmez diyip geçersin...
İstanbul’u yakıp yıksalar,sen yine aynı sensin
Seyirciler gelir sıraya durur.
Nefesler tutulur, dudaklar kurur.
Davullar harbiler...Zurnalar ise,
İskandan ve köroğlundan dem vurur...
AYI GÖRDÜM
Mevsim bahardı, bir takvime baktım ayı gördüm.
Akşamdı, göklere baktım yıldızlar, ayı gördüm.
Yürüdüm, dağlar, yaylalar ve ovaları aştım,
Vardım bir şehre, etrafta bir sürü ayı gördüm...
Yine dikenli, taşlı yolları yaya yürüdüm.
Kendimi; bu dağlar, kayalara sanki sürüdüm.
Yine bu akşam, umutları bir yana kürüdüm.
Eskiden, ilk akşamda bile, vardı ay ışığı...
Karanlık,içim ürpermeyle dolar ta derinden!
Bu kör geceler eskidi de, havalar soğudu.
Daha karanlığa dökecek dertlerim çoğudu.
Mehtap’ın geleceğinden de umudum yoğudu.
Karanlık ufuğun ardından çıktı ay ışığı...
Çok uzak ufuklardan da Hilal göründü,
Ay! Ay!
Ay aşina, ay konçuy *
Gidiyor Türk Soyu,
Kalmıyor hep boyu,
Ay aşina, ay konçuy,
Ağlayan sesimi duy…
Şanlı ay yıldızlı al bayrağımı,
Aparıp en önde elimde tutam…
Götürüp dikmezsek Tanrı Dağı’na,
Sakın ha! bağışlama bizi atam…
Balkan’ın ucundaki Karadağ’a,
Al yazmayı, al yazmayı...
Al başına dola, al yazmayı.
Yazacaksan! bahtımı kara yaz...
Bırak! ak yazmayı, al yazmayı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!