Bir garip viran şehirdir bu;
İstanbul diye mola verdiğiniz bu yer
Ne seni ister ne beni
Bir eli ensende
Bir eli yüreğinde
Ne sana doyar ne bana
Dil söyleyip
Göz görüp
Kalemim yazsada
Aklım evet deyip
Artık o yok desede
Bir his içimde
Ruhumda bir ağırlık
Pranga ayaklara vurulur
Yüreğimde tutukluluk
Kelepçe ellere vurulur.
Öyle bir çıkmaz ki
Ne biçimdir şu kısır döngü
Şekli nedir
Yörüngesi neresidir
Görmedikki kendisini
Ne rengini biliriz
Söyleyin bana, ben kimim?
Ben bir hayal mi,
Yoksa başka bir şey mi,
Söyleyin bana ben kimim?
Ben bir ağaç mı,
Bu güne özel bu yazı.Çünkü uzun bir zamandan sonra ben geldim antolojiye.Kim bilir belki beni tanıyan vardır.Kim bilmez ki beni tanımayan çoktur.İçimde yığınla birikmiş kelimeler ve onların oluşturduğu yığınla cümleler var.
Bir şeyler anlatmak istediğim kesin ama ne anlatacağım kesin değil.Aklımdan geçenimi yazyorum,aklımdan geçmesini istediklerimi mi yazıyorum ben bile bilemiyorum.Ama yazıyorum.Çünkü yazmasını seviyorum, çünkü yazdıkça varolduğuma inanıyorum.Belki imladan yoksun yazıyorum,belkide anlam yükleyemiyorum kelimelere ama bir anlam bulabilmek için yazıyorum.
Koskoca bedenimi ufak kelimelerin arkasına saklamaya çalışmıyorum.Kelimelerin anlamı o kadar büyükki onlar beni arkasına alıyor.Ve beni onlar koruyor.Neden bu hayatın kahrını çekiyorum diye bir soru sordurmuyor.Hayatın anlamını, kelime dediğimiz dudaklarımızdan çıkan bu ses titreşimleri sağlıyor.Hayatın anlamını, kelime dediğimiz ellerimizle verdiğimiz şekiller sağlıyor.
Merhaba yazıyorum.Beni tanımayan ama tanımasını istediğim bir çok insana.Maksadım adımı bilmeleri değil gönlümü görmeleri.Şeffaf olmak istiyorum ve iyi bir insan.Ve yazmak istiyorum sona kadar değil sonsuza kadar.
Bu yazı bu güne özel.Merhaba yazıyorum bütün insanlara.Selam ediyorum başımı kelime yumağının içinden çıkararak.Selam olsun.Merhaba.
Kan sıçradı yüzüme
Kan akıyor gözümden
Kana boyandı ellerim
Lekesi kaldı yüreğimde
Yardım istedi bir çocuk
Tam fakir değiliz biz
Yiyecek ekmeğimiz
İçecek suyumuz var
Üzerimizdeki giysiyi çıkarınca
Yerine giyecek giysimiz var
Yüzümüzdeki tebessüme
N olur deme bana öyle
Yolları bahane etmiyorum
Yollar benim çaresizliğim
Bu yüzden sana gelemiyorum
Oysa sen hiç bilmiyorsun
Her sabah işe gitmeden önce
Sonunda döndün o çok uzaklardan
Senin için abiste kayboldu dendi
Tuhaf ki yüzünde güneş yanığı
Teninde toprak kokusu var
Yalan mı söyledin ellere?
Yalan mı söylettin ellere?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!