Geçen düşlerin ardına bırakılan hayal kırıklıklarının üzerine serptiğim gül yaprakları,
Soldu düştüğümde hançer hışmının kanayan gülümsemelerine…
Dağılan sarhoşluk mahzeninin loş ışıklarındaki kelebeklerin ölüm fermanının kâtibi,
Kararmış perdelere yazmış çaresizce atan yüreğimin sözlerini.
Gün doğmaya çalışır, rüzgârın dağıttığı karanlıkların ardından bir umut,
içinde bir titreyiş var bedenin,
sancısı ağıt yakıyor yüreğinde,
gün eriyor gözlerinde,
dışarda bir yıkım var.
kanatlar yorgun düşmüş,
kamber amberi göstermeden
alim arif olmuş bilmeden
korosuna alınca kalemi kırpan
sözsüz geçemez çölden kervan...
anlamak manasına dokununca biri
yakarlar bedeni hiç acımadan diri,
tükendiğim bir yalvarış,içime dokunursa yine son hıçkırığımda
kartaneleri düşer yüreğimin kızıllığına bir kefen gibi,göz yaşımda
keşkelerin bitiş senaryosuna yazdığım son,ismin boğulmakta
düştüm kaldım,belki de çıkar yolum yok sensizliğin karanlığında.
ağlarım yine bitmesede kırık düşlerime,resminin yansıması
Gazze'de kararmış gökyüzü,sendeliyor güneşsiz,
Bulutlarda kin var,kusuyor içini şeytan,hissiz.
Analar kucaklamış çocukları,ağlıyor sessiz;
Şahadetler kalmış yollarda,paramparça,kimsesiz.
Bir kız çocuğu,elleri kanlaşmış,bir vicdan ararken,
yanar bir avuç toprak
kar olur
örtülür kardelen
çıkmaz...
yavaş salıncaklarda
sallanır oyuncak
aşk var yıldızlarla içimde,
ruhumu almasın toprak ne olur bu gece! ...
tut ellerimden bırakma,
ölüm sabaha kalsın,
bedenimi karanlıkta unutma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!