bir şehrin
iki kanadından
yıkılmış viranına
sığınan insanlar...
ya elerde hüsran
ya da hasret kalıpları
dağılan ömrümü koyduğumda sagar-ı sahbalara
sarhoşum içtiğim hayat, bir perinin simasında
güldüğümü sandığım bakışlarım boğulmakta bir zülfün karanlığında
ben mecnun değilim aşığım,işte bunun için ben çaresizliğim
hafif bir rüzgarın bestesini mrılıdanıyorum
Bankların üzerindeki dalgınlığıma bırakabilsem,
Gecenin yürüyüşlerindeki hayallerim gibi seni.
Söylemesem de içimden bir an bile geçirsem,
Viraneler benim, deliliğim ve kendi üzerime çökmüş en büyük lanetim…
Küllerle yolculuğum ciğerlerimle yıkılarak,
Geçen günlerin bırakmadığı sensizliğim;
Hiçliğim, çaresizliğim…
Alıp götürüyor beni saklı kentlerin taş basamaklı yüreklerine,
Rüyalarımın parçalanmış düşlere bırakıp gidiyor.
Beni sessizliğin bırakabilse bu sisli pencereden,
geçer küller
üstüne bir parça
hasret
ilhamını aldığım
gülüşlerin gelir...
ay çiçeği
belki yağmur damlaları düşleyişte bulunur,
sarhoş oyunlar tanımını yaparak yanılmanın boşluğunda;
turnalar ve onun yemi olan binlerce sevda,
gidenler gerçeği göremeyecek kadar gerçektiler...
yalana dolayıp kayıp gençliğini,
içip içip sarhoşluğu tadamayanlar,
Geçerken gecelerin üşümüşlüğüne doğru
Küçük adımlarıma doğarken güneş ışığının yakarışı,
Ağlayışlar ruhsuzluğuma dokunur
Yaşlanan nemliliğin bırakmadığı bedenim canlanır hırçınlığa...
Ellerim örter,hüznün altından fışkıran
son geldi akşam
tan ağırır birazdan
hatıralardan bir parça
gökyüzünde...
uyan artık
uyan!
sanısında bir hatıra kalırsa bir canın,
alır canı ona olan hicranın;
aşkın odunu derya sandık yıllarca
sıyrıldı bir dilim flört o da yanın...
şeref vicdanına bir dilim hırs yazılmış,
ve yürek sanmış yıllarca anın;
yürürken sonbahar günlerine
gri akardı yollar,
acımasız badlardan geçerdim
siyah saçlarına
hayal çarkına
takılıp kalırdım...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!