Mutsuz olduğunu düşünüyordu kadın. En hüzünlü şarkıların, şiirlerin başrolüne koyuyordu kendini ne zaman yalnız kalsa, eski yaşanmışlıkların kabuklarını açıp kanatmaktı sanki Aşk denince aklına gelen tek şey.Bitimsiz ve manasız ilişkilerin üzgün, bezgin kadınıydı kendince...
Oysa çok güzeldi, yeşil yapraklar gibi gözleri vardı, bahar esintisinden sarı saçları..Hani baksan uzun uzun, içinde bir çocuk ağlardı güzelliği karşısında, tutuversen ellerinden ateşlerde yanardı avuç içlerin.. O kadardı işte, o kadar güzel....
Öyle an gelirdi ki, bakınca gözlerinin içine, alıp onu ta yukarıya, erişemeyeceğin bir yere koymak geçerdi insanın aklından, dokunmak mı? Ulaşmak imkansız olmalyıdı onu severken, o bunun farkında değildi, farkında olduğu tek şey, hiç bir sevgisinde mutlu olamamış bir kadının dramını yaşamakta olduğu idi....
Hüzünlerine eşlik eden birde yeteneği vardı, çok güzel yazılar yazardı, öyküler, şiirler...Her biri ya ölüme beş kalayı anlatırdı, ya da ayrılığın ertesini, haksız yere kırılmış çok seven bir kalp ile...Ne bir öyküsünde mutlu son vardı ne de şiirlerinde..Tırnaklarını geçirircesine ruhunu kanatırdı içten içe, satır satır.....
İşte ben böylesi bir kadına aşık oldum,olmaya çalıştım, duvarları aşıp,onu en ulaşılmaza koymayı hedefledim, bundan haberi yoktu, haberi olsa, ilgisi yoktu...Bir gizli özneydim ben onun için,ötesi önemsizdi.
Ben acılarımı onunla dindirmek isterken, o da beni yara bantı gibi kullanıyordu, onu dinleyen biriydim onun için, dinleyen ve duymak istediğini söyleyen biri sadece...
Sonraları fark ettim ki, o yazıları yazan kişi ile, o aşkları yaşayan kişi aynı kişi değildi. Aşkları yaşayan kişi gereksiz korkuların esiriydi, endişeler, vesveseler içinde kurgulanmış bir senaryo metnini uygulamaya çalışıyordu..Yazan tarafı ise tam tersine, yaşanmışlıkların tüm hatalarının farkında ve ona göre yazan biriydi, hayret verici bir şekilde.
Tarot fallarının gerçekliğine inanacak kadar çaresizdi aşk hayatında, mistik duygulara bağlardı her biten ilişkinin tortularından kalanları, yaralardı kendini ve o yarasını kapatacak başka birine sen benim dostumsun diye yaslanıp sevgili olmanın tüm içtenliğini sunardı ama asla sevgili değildi kendince, dosttu sadece...
Dedim ya, yara bantı, oksijenli suya bandırılımış koca bir pamuk ne kadar zarar verebilirdi ki insana, tam aksine kabuk bağlamasını sağladıysa, tamamdı işte, görevi bitmişti o kişinin ve hemen bir başka acı aşka yelken açabilirdi, hazırdı...Tırtıl koza'dan çıkmıştı artık...
Hasan ŞahinKayıt Tarihi : 23.7.2016 18:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!