Hayat her zaman yumuşak yüzünü göstermez insana. Her zaman mutlu olamayız mesela. Her anı tebessüm olmaz dudaklarımızda… Mutluluk; iki dudak arasında, mutluluk; yalnızca soyadımda…
Mutlu olmak için bir çabam da olmadı aslında. Sevdiklerimi mutlu edebilmekti bütün derdim. Huzur verebilmek, güvende hissettirmek birazda. Bencil davranmamak lazımdı, davranmadım da.
Görüyorum ki, mutluluk ta aşk gibi göreceli bir kavrammış. Ötekinin mutluluğu berikinin mutluluğundan başkaymış. İnsanlar farklı şeylere güler farklı şeylere ağlarmış. Mesela benim mutluluğum bulamayacağım bir yere saklanmış, ucundan biraz koklatır sonra hemen kaçarmış. Yağmurlar, sıkıntıyla yağarmış…
Anlıyorsunuz değil mi? mutsuzum, kalbim kırık birazda, nefesim melankoli kokmakta, sevdiklerim yabancılaşmakta, anılarım nefesimle yanmakta. Gece ile gündüzün arasında, yıldızların güneşle vedasıyla, umutsuz bir güvercin edasıyla, mutluluk; kaf dağının ardında, mutluluk; Zümrüt-ü Anka’nın kanadında… Ya mutsuzluk büyüsü var ruhumda. Yada bahtsız bedeviyim sahrada.
Zaman zaman söylerim; insanın isteyipte yapamayacağı bir şey yoktur hayatta. Mutlu olmak ta öyle, önce istemeyi bilmek gerekir, sonra gerçekten istemek… İstiyorum demek; istemek olmasa gerek. İstemek; mücadele etmek,. İstemek; o yönde ilerlemek... Mutsuzum! Sebebi çok açık, mutluluğu yürekten isteyememek...
Muzsuzluktan hoşlandığımı söylemiyorum tabi ki. Kabus dolu yarım uykular, benim de hoşuma gitmiyor. Donuk yüzde gizli gözyaşlarını da sevmiyorum. Her şarkıda bir anı canlandırmaktan, her film karesinde bir sahneye bar olmaktan da sıkılıyorum... Üzülüyorum da. Yorgunum çokça. Dayanmak, katlanmak zor da olsa, mutsuzluktan geçen bir yol seçiyorum sonuçta...
Ne zaman mutluluk gibi bir seçeneğim olsa mesela; sevdiklerimin mutsuzluğu katalizör olmakta. Ne kadar acımasız bir ikilem, ne kadar insanca. Galiba bütün mesele biraz insan olmakta... Ben olamıyorum, yapamıyorum. Bir başkasını mutsuz etmek pahasına mutluluğu seçemiyorum. onun mutluluğundan güç alıyor, onun mutluluğunda huzur arıyorum.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla