Neredesin ey mutluluk!
Elma, armut üzerine sözleşmemiştik seninle
Hangi taşın altındasın?
Çağırsam gelir misin?
Neredesin ey mutluluk!
Önceleri saklambaç oynardık seninle
Hep sobelenirdin bana
Koştum mu yakalardım ardından
Kanadın kırıktı o zamanlar
Böyle uçup gidemezdin
Neredesin ey mutluluk!
Diyarbakırlı bir çocuğun kâğıt mendilinde gördüm seni
El salladın o gün bir uçurtma kuyruğundan
Ve aldım kokunu
Süzülürken bir işçinin alnından
Neredesin ey mutluluk
Soğuğu titreten alevin mavisinden baktım
sokak çocuklarına
Adım adım gidiyordun, son lokmayı çiğnerken bir fukara
Sesinin yankı bulduğu zaman baktım hurdacının gözlerine
Ve bir boyacı sandığından çıkan, minik ellerin tuttuğu
fırçanın dağılan tozunu yudumladım, sana ulaşmak için
Neredesin ey mutluluk!
Toz olurdun çoğu zaman
Soğan ile birlikte üç günlük ekmeğime
Ve haram karışmış bala
Güneşe darılmış suya
Neredesin ey mutluluk!
Hazan vakti solmuş gülde aradım seni
Yağmur yemiş kelebekte
Veda saplanmış bir kalpte aradım
Umutsuz bir aşkta aradım seni
Neredesin ey mutluluk!
Duydum veda etmişsin aşka
Yokluğunu hissettim matlaşan yalan gözlerde
Ve sahte gülüşlerden
Besmele duymuş şeytan gibi kaçarsın, bilirim
İftiradır, gezmesin içki masallarında
Namert değilsin
Sığınmazsın bir kadının koynuna
Neredesin ey mutluluk!
Sakın ha! Korktuğum şey olmasın
Düşmeyesin Azrail’in peşine
Bak bir ömrü harcadım
Ardın sıra yalvarıp
Kayıt Tarihi : 19.8.2009 14:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!