Bir gülüşün bedeli bu kadar ağır olmamalıydı.
Ben sadece huzur istedim,
Ama herkes bana savaşı miras bıraktı.
Hep bir yük kaldı elimde.
Oysa ben, yük değil…
Yanaklarıma değen bir rüzgâr olmak istedim.
Sessiz, zararsız, ve usulca esip giden…
Ama herkes beni tutmak istedi, yaralamak istedi.
Ve ne zaman tutulduysam, İŞTE o zaman çok kırıldım.
Her gece içimde bir savaş var.
Bir tarafım: “Haksızlığa susma!” diyor,
Diğer yanım: “Bir daha kırılacak gücüm yok” diyor.
Vicdanımla kalbim arasında bir mahşer yaşıyorum.
İnsanlara kendimi anlatmaktan , yoruldum.
Anlaşılmamaktan usandım.
Ne zaman kendimi savunsam,
Küstah ilan ettiler beni…
Ve ne zaman sustuysam,
Kendi içimde öldüm.
Ve günün sonunda sen haklısın dediler.
Ben bu saatten sonra,
Haklı olmak istemiyorum.
Ben artık mutlu olmak istiyorum.
Birini anlamak,
Onun yaralarını taşımak demektir…
Ama kimse sırtına yük istemiyor.
Kimse, “Anlat, dinliyorum.” demiyor.
Sadece susmanı,
Katlanmanı,
Ve onların yükünü de sırtlanmanı bekliyorlar.
Yıllarca kendimi, başkalarının acısına uydurdum,
Ama kimse benim ne hissettiğimi sormadı.
Bu yüzden içimde bir mezarlık var artık,
Üstü örtülmüş hayallerle dolu…
Bu kadar mı yorulur insan bir ömrün içinde?
Bu kadar mı alışır karanlığa?
Ben ışığı unuttum,
Ama içimde hâlâ bir kandil yanıyor…
Bir kıvılcım…
Bir sıcaklık…
Bir “Sen de iyileşebilirsin.” sesi… ve ben...
Ben artık mutlu olmak istiyorum.
Yıllarca anlatmaya çalıştım…
Ama kimse anlamadı
Neden böyle sustuğumu. Kimse bilmedi.
Sevilmeyi hep yanlış anladılar bende.
Ben susunca değer verdim sandılar.
Oysa ben konuşamadığım için sustum.
Ne zaman içimi açsam,
Açtığım yerden daha çok yara aldım.
Kimse anlamadı…
Hayatta, kendinden başkasını mutlu etmenin,
Kendinden vazgeçmek olduğunu.
Çok geç öğrenmiştim.
Ben hep kendimi bıraktım,
Onlar için bir durak oldum,
Ama kimse durmadı.
Ne zaman “Ben de varım” desem,
Önce yargılandım, sonra yalnız bırakıldım.
Her haklılığım bir darbe gibi indi üzerime,
Ben artık haklı olmak istemiyorum.
Ben artık mutlu olmak istiyorum.
Yalnızlığı çok giydim üstüme…
Kimselere uymayan bir elbise gibiydim.
İçim üşüdü, ruhum titredi,
Ama "iyiyim" dedim hep.
İyi görünmek, bir mecburiyet olmuştu sanki.
Oysa iyi değildim,
Birini sevmenin ne demek olduğunu,
Ancak o seni yarı yolda bırakınca öğreniyorsun.
Kendini feda ediyorsun,
Gülüşüne ömrünü adıyorsun,
Ve sonra bir gün,
Ardına bile bakmadan gidiyor.
İşte o an anlıyorsun:
Senin tüm emeklerin,
Onun için sadece “geçmiş” olmuş.
Ben artık kimseye geçmiş olmak istemiyorum.
Çok mu şey istedim?
Bir gün, bir omuz…
Bir gün, içime dokunan bir el…
Bir gün, “Sana inanıyorum” diyen bir ses…
Ama hep sustular.
Ben de sustum…
Ve sonunda bir sessizlikte boğuldum.
Artık konuşmak değil derdim…
Artık kendime ait bir hayat düşlüyorum.
Kimseden af değil,
Kimseden onay değil…
Bir iç huzuru,
Bir tatlı gülümseme…
Bir sabah, cıvıl cıvıl öten kuş sesleri...
Ve artık yıllarca dudağımdan dökülen
Ben artık haklı olmak istemiyorum,
cümlesini çıkarıp..
Ben artık mutlu olmak istiyorum. Demek...
Sizce ; bütün hayallerimi, elimden alan hayattan,
Çok mu şey istedim.... Çok mu....
ÖNERİ FON :Farketmez Hesaplaşırız - Maraşlı Dizi Müziği
Poyraz CanKayıt Tarihi : 6.7.2025 09:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayırlı sınavlar olsun inşaallah.
TÜM YORUMLAR (1)