Liseyle Merkez Ekmek Firini arasinda dösenmis parke taslarin, Kadi Burhanettin Orta Okuluna dogru calgicilar sokaginda baslayip biten sehri hizla yikilip silüeti bozulan eski evlerle yine ayni hizla artip cogalan apartman dairelerine etirip götürürdü caddeler boyunda birbiri ardina sirasinin gelmesini bekleyen taksiler ve faytonlar.
Oglu terzi kendi SINIHCI olan ihtiyar kadina kolu cikan ayagi burkulan kürek kemigi kirilan her hali müskül kör topal en cok BAHCEBASININ dar sokaklarindan kivrim büklüm kiliseye yakinlarda bir yerde vasita cagirip seyriseferin bas müsterisi olurdu. Bundan baska sinemaya lokantaya uzaktaki akraba ziyaretine dügüne toplu fotograf cektirmeye yahut magazalarda üst bas görmeye KiCi KAPIYA kadar evin ufakliklarindan birini yollar kapiya getirirdi taksi yahut faytonu.
Merkez bankasinndan sonrasiydi sürekli su alarak YENI YAPILASMAYA batip giden yarinki gelecek. Hemen orda kulaklari cinlasinlar; Fethi Celikbilek, Gudük Naci, Zeki Ceran, Sule Yilmaz, Halil Uslu, Muammer Caglar…gibi okul hayatimzin unutulmaz isimleri meger biz hic farkinda bile olmadan ne cok hayat bilgisi ve insanlik dersi verip ögretmislerdi.
Hani MUTLAK BASARIYA veya EN FAYDALI OLMAYA dönük degildi kimliginde ve kisiliginde INSAN degerliligi olmdikca ögretilen bilgi beceri. Cünkü `büyüyünce ne olmak istiyorsun `sorusunu her bir tuttugunu koparan KERPETEN olmak isterim demeyecegi gibi, her kavradigini basariyla sonuclandiran GREYDER yahut mutfak robotu olmak istiyorum da demeyecektir hayati bilip ögrenmekle mükellef her kisi.
Çöken avurtları
Hüzün dökülen yüzü yansımış kadın!
Ne çıkar
Gözlerinin yeşili solsa
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta