Müstahaksın Beter Ol Şiiri - Ahmet Emer

Gavur İzmir’ in Bornova’ sında otobüs bekliyordu birisi.
Selamünaleyküm diye yanaştı öteki.
Aleykümselam, iyi akşamlar dedi birisi.
On dakikalarca otobüs bekledi her ikisi.

Yol boyu, restoranların önü lüks otolarla doluydu.
Boş masa bulunmuyordu yemek yiyecek.
İftar açmak için paralar saçılıyordu bol keseden!

Bak dedi birisi, haylidir otobüs bekleriz ikimiz de.
Yok mu bir çarpıklık bu gidişte?
Sen neden bir taksiye binip gidemiyorsun, ben neden?
Para nerede dedi öteki? !

Ben HAYIR diyeceğim Recep’ e dedi birisi!
Bu düzen onun ve onun gibilerin düzeni…
Ben Tayip’e laf söyletmem, iyi adam, çok çalışıyor dedi öteki!
Yakası bir tarafa, eteği bir tarafa gitmiş, eski kirli gömleğini çekiştirerek.
Nereden emeklisin dedi birisi,
Eshot’ tan dedi öteki.
Kaç para emekli maaşı alıyorsun, kaç yıl çalıştın dedi birisi?
Sekiz yüz lira alıyom, 24 yıl çalıştım dedi öteki..
24 yıllık çalışmanın karşılığı, böyle otobüs duraklarında mı beklemek olmalıydı? ! .
Çalışırken ev alabildin mi bari, başını sokacak bir yuvan var mı? ! .
Kaç çocuğun var, hala okuyan var mı, lisede, üniversitede dedi birisi?
Evim var, kira ödemiyorum dedi öteki.
Eli arka cebindeki cüzdanına gitti, çıkarıp baktı; bir sürü kağıt arasında birazcık madeni para vardı.
Soktu arka cebine cüzdanı hırsla bağırdı, Kocaoğlu’ nda kabahat! ..
Çakmur zamanında vızır vızır işlerdi, Kocaoğlu araba kaldırmıyor, O’ nun yüzünden bekliyoruz.
Bütün suçlu O, solcu belediye başkanı, çalışmıyor dedi!
Çakmur da solcuydu ama, demek ki solcular çalışmıyor demen doğru değil dedi birisi.
Üç çocuğum var, birisi subay oldu kurtuldu!
Birisi kızdı, gelin ettim.
Ufağı lisede dedi iç çekerek, lise sonda diye yanıtladı öteki.
Dershaneye gönderebiliyor musun dedi birisi?
Biliyorsun dershaneye gidemeyen çocuk üniversiteye giremiyor günümüzde.
Sinirli sinirli haykırdı öteki, cüzdanını yeniden çıkarıp, para nerede kardeşim ne diyon sen?
Peki bu işte günahı olan kim, kim sorumlu emekli maaşından, hükümet değil mi?
24 Yılın karşılığı bu para mı olmalıydı?
Neden restoranların önü tıklım tıklım lüks araba dolu, oturacak masa kalmamış; sen durakta otobüs beklersin, ben beklerim, ben de emekliyim diye bağırdı birisi, dayanamamıştı? .
Neden vızır vızır geçen şu taksilere atlayıp da gidemiyoruz evimize, biz de akşam yemeği yiyeceğiz, evde hanım, çoluk çocuk beklemiyor mu diye bağırmaya başladı birisi.
Neden dershanelere gitmek zorunda çocuklar, okullar yetmiyor mu, neden yetmiyor? Okulda öğretilenler sorulmuyor mu, neler soruyorlar bu sınavlarda da ille de dersane gerekiyor?
Hani dersaneler kapanacaktı, yalnız zengin çocukları gidebiliyor, yoksullar gidemiyordu? ! .
Sen neden bu kadar maaş alıyorsun, ben neden?
Neden restoranlarda masalar hep dolu?
Neden hala birileri özel arabaları ile evine gidiyor da sen neden otobüs duraklarındasın, ben neden?
Çarpık düzenin işleyişine iyice kızmıştı birisi!
Kocaoğlu’ nda kabahat, otobüs göndermiyor, çalışmıyor, halk partisinden, solcu başkan!
Ben Tayip’ e laf söyletmem, iyi adam, çalışıyor, büyük işler yapıyor dedi öteki! ..
Yok mu Tayyip’ inin bu işte bir günahı diye seslendi birisi? ! . Refah düzeyinden neden pay vermiyor, neden köylünün ürünü para etmiyor da diğer her şey ateş pahası? İşçi, memur, emekli, küçük esnaf kan ağlar? Neden üretici, sanayici hoşnut değil de bir kesim dinci, kapitalist AKP’li tüccar, müteahhit ihaleci rahat? ! .
Sen iyi biliyorum evet diyeceksin halk oylamasında dedi, biraz daha sakinleşerek!
Tabi evet diyecem, Tayip iyi adam, çalışıyor, hiç olmazsa solcu değil,diye sürdürdü öteki!
Dişlerini sıktı, şöyle bir baktı ötekinin başından aşağıya, DAHA BETER OL, HAKETMİŞSİN SEN dedi.
Arkana birisi dolanmış beceriyor, kimin becerdiğini bilemeyecek kadar körsün, cahilsin.
Evet diyecekmişim, neyine evet diyecekmişim, neyime evet? Şu halime mi? Ben de 30 yıldan fazla hizmet verdim devlete. Yok senden bir farkım. Evet diyeyim de yaptığı yanına kar mı kalsın? Evet diyeyim de biraz daha mı satıp savsın? Evet diyeyim de ABD’ ye AB’ ye iyice kul köle mi yapsın? Evet diyeyim de yoksul daha mı ezilsin; varsıl din istismarcısı yüklenici daha itibarlı, yolsuz ihaleci daha rahat; imam yönetici, öteki memurlar şamar oğlanı; yalancı riyakar dinci tüccar baş tacı olmayı mı sürdürsün? Evet diyeyim de yoksul halkım sadaka almaya mahkum mu olsun? Evet diyeyim de Kubilay’ ın başını kesip, mızrağın ucunda sokak sokak dolandıranların torunları geleceğimi mi karartsın? Elin okuttuğu çocuğunun gemicikleri, vergisiz mücevherat mağazaları; kale duvarlı, havuzlu villaları mı, daha gün yüzüne çıkmadık şirket payları, arsaları, altınları mı olsun birilerinin? ! . Benim ormanım, benim limanım, benim madenim, benim fabrikam, benim sahilim içecek suyum, soluyacak havam ona buna daha da peşkeş çekilmeye devam edilecek öyle mi? ! .
HAYIR, HAYIR, YÜZBİN KERE HAYIR diye haykırdı birisi.
HAYIR.