Anam, babam, bütün ecdadım.
Sana tutunmuş, seninle yaşamışlar.
Aradan doksan yıl geçmişte,
Maalesef görülebilmiş, gözü ve kalbi karalar.
Daha nasıl anlatayım onlara, nasıl!
Senin yaşam ve özgürlük sebebimiz olduğunu, nasıl...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Orantısız davranış sergileyen tarafları da biraz anlamak lazım
Ne yaparlar ise yapsınlar
Atam ölmüyor aksine yeniden doğuyor, bulut oluyor daha da büyüyerek geliyor
Doğal olarak ahtapot ve kolları dilleri akılları dolanıyor
En iyi dileklerim ile saygılar sunarım
Atatürk milli kahramanımız.. Ona, silah arkadaşlarına, tüm varlığıyla savaşan aziz milletimize Allah'tan rahmet diliyorum. Onun adının arkasına sığınıp, halka zulüm yapmaya çalışmasın kimse. Ya da onu kötüleyerek önce düşman üretip, sonra işte Atatürk düşmanları 'hücuuum' emri vermesinler. Uğraşmasınlar.. Demokrasi geliştikçe ve yerleştikçe bu oyunların hükmü de kalmayacak zaten. Hamasetten, kurt kapanlarından, abesle iştigalden başımızı kaldıracak halimiz kalmadı. Son toprağımız Türkiye'nin şahlanmasına bakalım biz. Değişen dünya bizi yutmadan önce... Emeğinizi kutlarım.
MÜKEMMELLLLLLLLLL AYAKTA ALKIŞLIYORUM AYIN ŞİİRİ OLMALI BENCE.TEBRİKLER
Değerli büyüğüm çalışmanızı okudukça içlendim, cennet vatanımıza yürek sesinizin kaleme dokunuşu muhteşem,yürek sesiniz ve kaleminizin önünde saygıyla eğiliyorum,sağolun,varolun efendim.
Mustafacık diyenlerin meşrepleri belli efendim.
Takdir ettiğim şairlerin başında gelmektesiniz.
İnanın bu şiirinizi okumamıştım daha önce. Okuyunca çok doğru karar verdiğim için kendimle gurur duydum. Zira Atatürk ile ilgili yazdığım son şiirimi size hediye ettim. Ne denli isabetli karar verdiğimi anladım şiirinizi okuyunca.
Yüreğinize sağlık efendim.
Ellerinizden öpüyorum.
Saygımla,
Celil ÇINKIR
Mustafacık' DİYEN BEDBAHTLAR
Anam, babam, bütün ecdadım.
Sana tutunmuş, seninle yaşamışlar.
Aradan doksan yıl geçmişte,
Maalesef görülebilmiş, gözü ve kalbi karalar.
Daha nasıl anlatayım onlara, nasıl!
Senin yaşam ve özgürlük sebebimiz olduğunu, nasıl...
“Mustafacık” diye seni küçültmek isteyenler,
Kendi küçüklüklerini sergilediler.
Daha da devleştiğini görenler.
kahroldular, yerin dibine girdiler.
Seni yalnız ve terkedilmiş gösterenler
Topraklara bile sinmiş büyüklüğünü,
Silip yok etmek isteyenler
Kazdıkları kuyularında boğuldu,
Kalplerimize kazınmış sevgini silemediler.
Kıskanıp gözden düşürmek istedikleri,
Bir türlü hazmedemedikleri devrimlerini
Halkımıza ve dünyaya unutturmak istediler.
Gelip geçici sevgi sandı aptallar...hainler...
Büyük devrimcinin halk ve vatan sevdasını
Uşaklığını yaptıkları hainlere anlatamadılar.
Bu ne aymazlık, ne hainliktir ya rabbim! ....
Köpek misali cami duvarını kirletenler…
Bıkıp usanmadan seni eleştiren, kötüleyenler...
Onları bayıltıp, bayıltıp, ayıltan; devrimlere karşı
İşledikleri suçların bedelini ödemeliler.
Ey… sevgili insanım… sakın unutma!
Yalnız doksan yılın davası değildir bu…
Yüzlerce yıldır üstümüze,üstümüze gelenlerin,
Her seferinde püskürtülüp, yok edilenlerin,
Emperyal güçlerin rövanş davasıdır bu.
Peki bu niçin böyledir? ...
Niçin Türkün yurdunda eser bu fırtınalar?
Bastığın toprakların, kokladığın havanın,
Kirlenmemişliği, tertemiz kalmışlığı,
Denizlerle çevrili bir zümrüt ada oluşunun,
Cennet misali cazibenin sonucudur bu.
Ah bunu bir anlasanız, anlasanız! canlarım.
“Canımızdır” diye toprağımızı kavrasanız…
Cana- can, dişe-diş, kazanıldığını bilseniz,
Özgür ve dik yaşamların ancak,
Bu topraklarda olduğunu bir anlasanız…
O zaman dünya yeniden kurulmaz mı?
Tüm hesaplar yeniden görülmez mi canlarım…
“Kemal Polat / Maltepe – İst.”
Kemal Polat
KEMAL AĞABEY ;
ÖNCELİKLE ŞİİRNİZİ GEÇ OKUDUĞUM İÇİN ÖZÜR DİLERİM.
MUSTAFA KEMAK ATATAÜRK TÜRK MİLLETİNİN SON ASIRDA YETİŞTİRDİĞİ EN ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞLARINDAN OLAN YÜCE BİR KAHRAMANIDIR...BUNDAN DOLAYI TARİHE MALOLMUŞ YÜCE BİR ŞAHSİYET OLARAK ONUN DEĞERİNİ HİÇ KİMSE DÜŞÜREMEZ VE GÜCÜ DE YETMEZ..BİR DAFA TARİH BUNA MÜSADE ETMEZ...BEN BU KONUDA MÜSTERİHİM.
KUTLARIM SAYGIN KALEMİNİZİ VE YÜREĞİNİZİ...TAM PUAN 10... AKÇAYDAN SELAM VE SAYGILARIMI YOLLUYORUM....SEVGİYLE VE ŞİİRLE KALIN ..İBRAHİM YILMAZ.
çok güzel bir eser ustadım kutluyorum canı gönülden harikaydı
Atamı saygıyla anıyor selamlıyorum..duyarlığı yüreğinizi yürekten kutluyorum tam puanımla listeme alıyorum
Atamı saygıyla anıyor selamlıyorum..duyarlığı yüreğinizi yürekten kutluyorum tam puanımla listeme alıyorum
Yüreğinize sağlık
Bu şiir ile ilgili 17 tane yorum bulunmakta