Öyle bir doluyum ki öyle bir doluyum ben,
Az önce anneciğim, ölmüş gibi ağladım.
Kuytularda gizlice, duvara karşı cebren,
Gözyaşım yüreğime, dolmuş gibi ağladım.
Önümden geldi geçti. sevdaya doğru aktı.
Ahh Leyla ah
Yalnız ölmelerin kadını
Bir şiire gurban gitmiş kalbin
Seni severken öldürmüşler kuzum
Şarabın en içilmiş gözlerinden bıçaklamışlar seni
Mavi saçlı çocukların ellerinde
Hele bir dinleyin, dert bende kardeş
Şişe ucundaki, eter gibiyim,
Vuran ayrı yerden, ses ayrı yerden,
Kulağı bükülmüş, gitar gibiyim,
Düşmanlarım suskun, dostlarım kalleş,
Her yanan sigaranın, beklemek olduğunu
Kül tablasının içi, dolduğunda anlarsın
Ayrılığın ne zor şey, ne demek olduğunu,
Saatlerin hicranda, kaldığında anlarsın.
Mutluluk ön görüp te, sevmeyi teptiklerin,
Elimle yoklayıp boş duvarları
Sana benzeyecek bir yüz ararım
Bir bir tarayıp boş, koridorları
Senden bir emare bir iz ararım
Yüzüme bakarak çatma kaşını
Nasıl anlatayım bu ayrılığı,
Gecede hilale, ay olmak gibi,
Ha koptu kopacak, gönül tellerim,
Çektikçe gerilen, yay olmak gibi.
Acıtmaz canımı, gönül yarası,
Bir gün hasenattaysam, bir gün ise şerdeyim,
Ölen bana aşina, ben ölene perdeyim,
Sende aynı yerdesin, bende aynı yerdeyim,
Arif olan kendine, çile bakar azizim.
Vaadi cennet Allah, bal akıttı ırmaktan,
Aşkın deryasında yüzen balıktım
Denizlerde seni az mı aradım
Yeşil başlı ördek sarı alıktım
Bataklarda diken saz mı aradım
Gülüşünle kutlu gülen yanını
Güle gönül, hasretini, yaz dedim,
Naz etti bülbüle, baştan başladı.
Bu koca gövdeye, ömür az dedim,
Kırk mevsim içinde, kıştan başladı.
Dost bilmesin diye, güldüm arada,
Vuslatın saatini, sana kurdum sevdiğim,
Zay olan sabahımın, olmasını beklerim.
Gel de bak şu halime, cana durdum sevdiğim,
Azrail’in kapıdan, gelmesini beklerim.
Seher vakti demişsin, bülbüllerin sesinde,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!