Bilinmezden geliyor sanki bir nara
Nereden çıktı şimdi gelmediki cura
Feryat figan kopuyor tüm alemden
Sıkıldı cihan kurtarıcı beklemekten
Ben daha yeniyim bu İstanbul elinde
Özü Türk değil ki bozukluk var geninde
Ah senle olsak şimdi anayurt Ötükende
Ben akınlardayken sen özlemlerde
Taşı toprağı altın denilen bu diyar
Bozkurta söz geçmez, ya peki gönlüne
Zincir takılmaz ona, nasılsa koparır diye
Zincilemeye çalışma bu asi bozkurtu
Bağımsızlıkta aslında derin bir tutkumu?
İnsanların inandıkları değerlerin
Tek bir odakta toplanmasını istediğin keşkedir
Barış
Milyonlarca meftunu olan
Peri masallarındaki dünya güzeli kızdır
Devrimin kızılını Türk Bayrağına akıtan
Kemalizmin son karakolu
Sosyalizmin ilk maratonu
Darağaçlarının en lezzetli meyveleri
Bir devrin vatansever asileri
Yurdumuz bize emanet
İstanbul,
Hayatı onda, onda hayatı bulduğum şehir,
Üsküdarda boğaza karşı içilmiş sigaranın son nefesi
Veyahut alelade bir semtte herhangi kenar kahvehanesi
Birde barlar sokağından sıralı şişeler gibi geçerken
Uyumasa Kadıköy söylesek sabaha her telden
Karlı bir bahar akşamı ayrıldım gözlerinden
Ve aynı istisna havada bir sevdiğimi uğurladım
İlhamların kaynağı asuman cilve yapıyordu sanki
Bir bahar akşamı ben donarcasına üşüyordum
Ellerin yoktu donan ellerime sıcaklık
Boş kalmışlardı kar taneri konuyordu üstlerine
Ölüm nedir sizce?
Ahireti bekleme yeri yahut ilahiyi bir sezi
Bir keremi ölünür bu alemde
Derler ya hani dünya fani
Ölümü sorarsanız bana
Yalnızım,
Yaşamın gerçeğindeyim
Zihnimde binlerce soru...
Dalıyorum,
Bazen tütün sarıyorum
Siz hiç yağmur altında şiir yazdınız mı?
Eğik parmağınıza damlamış bir yağmur tanesi
Kendi izinden oluşturduğu kanalıyla
Yaprağınıza kayıp hayalden gerçeğe duygu akıttı mı?
O an kafanızı kaldırıp nimeti yanaklarınızda hissederek
Gökler ağlıyor klişesine inat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!