Acıdığında elin, battığında bir diken,
Ağrıdığında dişin, beden sağlıklı iken,
Sebepsiz yere olmaz ne gelirse başına
Kusuru sende ara düşün Allah aşkına.
Aşkından tutuştuğumu
Yana yakıla peşinden
Deli gibi koştuğumu
Bir kerecik gülüşünden
Derya gibi coştuğumu
Seher vaktinde çıkıp da yükseklere,
seyretmeğe değer,
ufukta belirenlere,
ve tek tek ışıldayan pencerelere.
Karanlığı yırtarak yayılınca aydınlık hat hat,
Ormandır serçenin cennet yuvası,
Kafesi, altından olsa istemez.
İstanbul-Ankara-Bursa-Sivas’ı,
Gezdirsen baş üstü yine istemez.
Dünyaları versen üzgündür yine,
Uykudan uyandırdı sesinin nağmeleri,
Ay gibi doğuverdi yüzün gecelerime.
Yüreğimde iz yaptı kalbinin döğmeleri,
Ay gibi doğuverdi yüzün gecelerime.
Arkamda duruyordun bu gece at üstünde,
Bir kere kerem et, bak şu yüzüme,
Ne olur kulak ver, inan sözüme.
Bu hasretten, perde inse gözüme,
Ne sen yar olursun, ne ben bahtiyar.
Sevdalar acısız, güller dikensiz,
Vefan ne gidene, ne gelenedir.
Dayandım kahrına bunca senedir.
Çatık kaşlarının anlamı nedir?
Sevdim diye seni suç mu işledim?
Kalbim pırpır eder her gelişinde.
Ne ben tutuşturdum ilk defa ateşi,
Ne de ahımın dalgalarıdır rüzgar.
Söyleyin a dostlar!
Neden yakıyor ateş yüreğimi,
Ve savuruyor rüzgar beni?
Damla damla göz yaşını,
Yanağından silmeden gel.
Salkım salkım çöz başını,
Saçlarını örmeden gel.
Dudağına sürme boya,
Harabe gönlümün ustası nerde?
Çare bulunur mu devasız derde?
Ümitler hiçliğe doğru gider de,
Peşi sıra alır götürür beni.
Kalabalıklarda yalnız yaşarım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!