Dua edecekse cesaretsiz aşıklar,
Konuşmadan anlaşılmayı dilesin.
Her gece seni düşünüp ağladığım,
Alnımda yazmıyor ki, nerden bilesin?
(01.10.1999)
Ağladığın vakitler beni ara, bir mendil gibi.
Bir mektubu bekler gibi bekle beni.
Çağırdığında mutlaka geleceğim, şüphen olmasın.
Çünkü sen, affedilmez güzelsin.
Her akşam herkes evinin yolcusu,
Serviste ben kalacağım sadece.
Gözlerimde üç gecenin uykusu...
Yürüdün, yürüdün,
Geldin kapının eşiğine.
Kapıdan geçmedi yüzüğün.
Yine de çıkarmadın yüzüğünü,
Bana çevirdin yüzünü.
Sevdin yine.
Sevdiği Serhat'ın kâlbini kırmış,
Yüzüne hiç bakmaz olmuş, bana ne?
Serhat'ın gönlünde dağlar yıkılmış,
Akan sular akmaz olmuş, bana ne?
Artık selvi boyu mu kalmaz yârin, kara kaşı mı?
Saklamaya değer bir sırdın içimde.
Üstünden bir bahar, bir de yaz geçti.
Sen beni bilmedin, yoruldum ben de,
Hakkını helal et, gönlüm vazgeçti...
(11.06.2005)
Mâh-ı temam'da suret-i bedir.
Bu hüzn-ü buhran menbaı nedir?
Hubb-u ela'dan sebebdir derdi,
Leyl'e zifrî kesafet verdi.
Peronların arasında koşuşturup duran bu insanların görüntüsüne o kadar aşinayım ki... Sanki hepsini tanıyorum, çoğunu daha önce görmüşümdür muhakkak. Ben de buraya çok geldim çünkü, herkes gibi. Taksiden inenler, önceden ayırttığı bileti alanlar, bavulunun üzerinde oturup bekleyenler...
Ben de bekliyorum. Taksilerin geliş istikametine doğru bakarak, sık sık saati kontrol ederek, telefonumla oynayarak; belli etmemeye çalıştığım telaşımı sağa sola savurarak bekliyorum.
Derken omzuma dokunuyor. İçlerinden hiçbirini tanımadığım, ama hepsine aşina olduğum bu anlamsız kalabalığın içinde, benim için anlamı olan biri. Diğer taraftan gelip arkamdan yaklaşmış ve omzuma dokunuyor. Dönüp elini tutuyorum. Sol kolunda kırmızı bir çanta, elinde ağzı bağlı bir poşet, boynunda yine aynı boncuklu kolye ve o an için hiçbir şey söyleyemeyecek kadar tutuk ve heyecanlı bir yüzle karşımda duruyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!