Günaydın sevgilim,
Günaydın sana,
Yüzünden doğan güneş,
Gece olan günümü,
Kavuşturuyor aydınlığa.
Şeytan nefsine ders veriyor;
“Bir kova dolusu günahla
utanmıyormusun ibadet
ve iyilikler yapmaya.”
Oysa terazinin iyilik kefesi
hala doluma açık.
Seslendim o sarp kayalara, dik dik,
Geldi cevap ahmakça beklenmedik,
Alemleri seyreyle türlü renk renk,
Aklım tutuldu bu nasıl bir ahenk.
Ateşten masal dayanamaz yürek,
Dinimiz kıyamet bile kopsa,
Fidan dikmeyi,
Yeşilin değerini bilmeyi,
Emretmiş bize.
Kestin bütün ağaçları,
Bu dindarlık mı ki?
Ne güzel, zarif yaratmış yaradan,
Uğrunda sevdalanır, ölürüm ama,
Aşkının yüreğimde açtığı yaradan.
Ne canlı, zevkli, yaratmış yaradan,
Tekrar filizlenip, dirilirim ama,
Yeniden sevmeme izin verirse yaradan.
Oturdum dibine
Ağaç dede;
Anlat tarihi efsaneleri,
Savaşcıları kabileleri,
Renkli aşk hikayeleri,
Şu üstündeki kuşları,
Geçit vermez kayalar var,
İnsan yutan bataklıklar,
Aç saldırgan çakallar var,
Kelle yiyen al yamyamlar,
Işık ruhlar aldırmazlar.
Kara gözlerindeki kainatta,
Yıldızlar burçları hece, hece
Okunuyor mutlu bir aşk,
Sevişmeler her gündüz ve gece,
Tebessümün ilham olmuş sanata,
Yüzündeki merhametli şefkatle,
Yükle sırta mübarek derdi
Eline al şevki gayreti
Kır önündeki aşılmaz seti
Rab hizmetinde kalma geri
Önüne belalar çıksada
Hakiki ab-ı imanın sonucu,
İnancın verdiği dua neşesi
Tabiatın baharla tevhid hissi
Sevgi açtı içimde burcu burcu.
Var kendinde buram buram kavrulan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!