Yaşamakla ölmek arasında gidip gelen,
Bir seher rüzgarıyla irkilen...
Ve amansızca amaçsız bir hülyaya itilen,
Kimi zaman kabına sığmayan, dökülen,
Kimi zaman dillerde küçülen...
Fakat gönülde büyütülen tüm sevdalara;
Aşığın gönlünde her lafa saz gerek
Cemre düşer bahar, toprağa yaz gerek
Bülbül bekler gülü, ötmeye naz gerek
Ben severim sen anla, soldurma kışta
Her derdin dermanı vardır elbet geçer
Yıllar geçip ömür akıp gidiyor
Saçlarımı tel tel döküp gidiyor
Gönülden geçeni söküp gidiyor
Şu diyardan geçsem sorulur muyum
Hatıralar sıra sıra dizilmiş
Darmadağınım gülüm paramparçayım yine
Kurulurken tuzaklar yürüyorum meçhule
Aydınlanır her yanım gülüversen uzaktan
Asırlardan öteye sürülmüş ruhum bile
Şimdi dört bir yanımı hayalinle avuttum
Dün gece yine rüyama geldin ansızın,
Bir selam göndermeden, haber vermeden
Hazırlıksız yakaladın düşümde bile...
Oysa karşılamak isterdim kırmızı güllerle,
Sana yazdığım en güzel sözlerle...
Herhangi bir gündü öyle sıradan
Birden aklıma düştün durup dururken
Anlamak güçtü olan biteni,
Yokluğun kalbime vurup dururken...
Birkaç papatya gördüm yol kenarında
Bırak gitsin dediler sindiremedim
Boşver bitsin dediler bitiremedim
İçimdeki bu aşkı dindiremedim
Dayanacak dermanım kalmadı benim
Dedim bu da imtihan dünya halları
İnsan coşar akar gider
Kuş misali uçar gider
Gül dalında açar gider
Bir kış vurur, solan olur
Başım der de başa gelir
Gelir diye çok bekledim
Günü seneme ekledim
Geceleri hep düşledim
Kimseler gelmedi ustam
Tükendi hepten umutlar
Bir asırlık çınar ulu devletim
Mazisi destanlar dolu devletim
Mazlumun kanadı kolu devletim
Nice yüzyıllara var ol Türkiye'm
Merhamet timsali bir yüce millet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!