Güneş geç doğdu, erken battı,
Şu dağları duman, sis bastı
Gece tüm hızıyla geldi bu gün.
Karanlığın rüzgâr rüzgâr savurduğu,
Soğuk bir Amasya akşamı...
Böyle hırçın olduğuma bakma...!
Hırçınlığım Karadeniz’den gelir.
Yağmurlu iklimlerin çocuğuyum ben,
Hırçın dalgalı denizin, dik yamaçların
Yüksek dağların çocuğuyum ben.
Seni güzel yaratan Allah’ım
Garipleri yaksın diye mi yarattı
Güzelliğin bir silah olmuş
Can evimden vuruyor vuruyorsun
Merhâmetsiz! sen yürek taşımıyor musun?
Bu gece sahilde denizi seyrettim
Şehrin ışıkları vurmuştu renk renk
İşte deniz, işte yar, işte ana dedim.
Bütün kirlerden arınmış sonsuz bir umman
Kaldırdım başımı göğe baktım kara bir duman
Kumsala eğildim göğsümde patlamaya hazır bir çıban
Sabahı olmayan bir gece,
Odamda bir başıma yapayalnızım.
Duvarlar konuşmuyor bu gece benimle,
Yastığım, yorganım, ne de çarşafım,
Halden anlamıyor bu gece.
Akasyalar dal dal çiçek açtı,
Buram buram kokular saçtı,
Bu yıl da ak süte su karıştı,
Göçmen kuşlar yüksekten aştı,
Aklı olan bu köyden kaçtı,
Babam; dön oğul diye haber salmıştı
Karanlık bir yolda yürüyorum,
Gözlerim açık olmuş neye yarar.
Dert, çile, ıstırap dolu bir hayat yaşıyorum,
Derdime çare olmayınca neye yarar.
Savaşsız, barış dolu bir yaşam istiyorum,
Soğuk bir şubat akşamı
Gün yavaş yavaş kararmıştı.
Her yeri bembeyaz kar kaplamış,
Aşırı soğuk, her şey donmuştu.
Babası ölmüş, anası ağır hasta,
Yokluk, yoksulluk yanı başında.
Yıllar yılı yürürüm yaşam yolunda
Yolun ne sağında, ne de solunda
Şairlerin, ozanların geçtiği yollarda
Düşüncelerim kelepçe oldu kollarımda
Yazsam olmaz, yazmasam hiç olmaz.
Düş gördüm...
Uyandım baktım ki kış
Yeryüzü ak gelinlik giyinmiş
Çileli kardelen umut diye direnmiş
Her dirençte yaşam sevincini gördüm.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!