Bir kuş konar,
Pencerene
Lapa lapa kar yağan
Zemheride
Bir şeyler istercesine
Gözleri, bakar gözlerine
Bir çağıldama sesi, duyarım kulaklarımda
Dağ sesi
Dağ çağırır derler ya
Yıllar sonra
Dolaşıyorum düşe kalka
Kayın ormanlarında
Karanlık odalarda,resim gibiyiz,
Oysa, dışarda güneşle dans ediyor insanlar
Kimi daldaki üç kuşa bakar
Kimi eldeki bir kuşa
Yaşamak dediğin nedir ki;
Sevmek doya doya
Biz mi götürdük giderken,
Kendimizle
Nerde o demler,o anlar
Kaybolmuş ruhumuzun cennetleri
Geldiğimiz yer sanki başka bir diyar,
Ahretin bu dünyaya
Kapısıdır İstanbul
Ayrılırken dönüp dönüp baktığım
Tek şehir
Derdi, kederi, her şeyi ile
İSTANBUL bir sevgilidir
Ah be abi
Ne vardı yani
Ne çoçuktun
Eline vur ekmeğini al
Derviş gibiydin hani
En canhıraş zamanlarda
Yangın zamanlarında korkuttun beni
Ah yar
Yüksek dağ zirvelerinden kopan
Bir tutam kar çığ olup düşse içime
Söndüremez alevini
Bir yudum sevgi selini
Bir umut yürüdü
Umutsuzluğa bugün
Ve taktı peşine ölümü
Sonsuzluğa koydu ömrünü
Karadeniz’den Akdeniz’e
“ Ya istiklal ya ölüm”
ANLAYANA NASİHAT ANLAMAYANA AĞIT
Süslenme güzelim boşuna
Sürmeler çeksende kaşına
Güzelim ne küpene ne kaşına
Ben senin vurgunum ela gözüne
Bu kadar değildi
Benim içmelerim
Bu kadar değildi
Karşımdaki yeşillikler
Ne yediğim belli mi
Ağzımda dişler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!