Şu an sana yazıyorum Eylül bakışlım.
Bağrında usul usul düşen yapraklara hüzünlenerek.
Ve birgün yüreğinden kopup düşmekten korkuyorum.
Yüreğim tedirgin.
Benzim sararmış, ıslak kaldırımlarda biriken yapraklar gibi üşüyorum.
Sana yazıyorum Eylül bakışlım
Sevinçlerim vardı misket torbasında sakladığım.
En büyüğüne adını vermştim,
mavisi gözlerine benziyordu
ilk başta o yutuldu..
Hangi kör yanımdan düşürdüm seni?,
Hangi boşluğumda yitirdim?,
Ne zaman canımdan cıktın ki?
Saklama gözlerini,
Acılarım kirpiklerine muhtaç
İstersen yaramın üstüne bin yara daha aç,
Ne bir çare, ne ilaç, istemem senden başka...
Gel sevgili!
Gözlerin bir ülkenin sınırlarıydı,
Bir şehrin kurulması gibiydi yüreğin
Ve mültecisi ben.
Yada nasıl desem!
Uzak bir ufukta, gözlerine bitişik kalması, güneşin.
İki elin bir boğaza sarılması,
Rüzgar gibiydi gidişin
Tüm sancıları azdırarak yaraların.
Bir nefeste anlatmaktı
Bütün kutsal kitaplarda adı geçen büyük aşkı
Dert yutkunu, çilekeş bir yürekten kopmak gibiydi..
Tüm ağıtlarda yasını aramak gibiydi
Yıl 365 gün!
Ve hergün adına bir şiir yazılır.
Bir gün gelişine,
Bir gün gülüşüne,
Bir gün sevişine...
Her düşmelerin ardında yere sağlam basmayı öğrenir insan,
Her depremin ardında sağlam binalar kurmayı.
Bir tek kıyamete çare yok.
O yüzden gitme..!
Gitmek istiyorum sende
Uzun bir yolculuğa çıkarak.
Ya güneşe yada meçhule.
Son kez elveda diyerek
Gitmek istiyorum sende.
Göğsündeki taş''ıdığın,
Ateş üşür soğuğunda.
Kimin umrunda...
Kalbimi taşa vursam,
Kıvılcım atar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!