Ben hüzünlü akşamları severim,
Bulutlar altında ezilen yıldızlarını.
Birde eskiyen baharı severim,
Elveda diyen yapraklarını.
Ben böyleyim işte...
Yüreğime sığabildiğince severim,
Bunca zahmetin sebebi;
Anlatmak içindir kendimi.
Bu iş için; ya kullanırım gözlerimi.
Ki bu mümkün değilse,
Mecburumdur artık kullanmaya mısraların dilini.
El sürülmüş dizeleri asla kullanmam,
Lambalar yanıyor geceleri,
Ürkek ve çaresiz.
Lambalar yanıyor geceleri,
Renksiz ve titrek.
Kimisinin sessizliği,
Gecenin hüznünden olsa gerek.
Maziden payıma düşen miras
Ne pul ne para
Ne de kırık bir tas
Sadece…
Üç beş parça anı,
Onlar da tatlı mı?
Kefensiz gömüldü rüyalarım,
Sonsuzluğa,
Gecenin gözlerine,
Sabah akşam ine çıka,
Aşındırdığım kaldırım taşlarına.
Katar katar olmuş turnalar,
Desen misali bulutların üzerinde.
Dağların uykusunu kaçıran işte bu yağmurlar,
Güz mevsiminin en tatlı deminde
Leylasına küsmüş, uçuşuyor yapraklar,
O gün gelipte çattığında baharlarıma,
Artık kuşlar kalkmaz yüreğimden.
Dolaşmaz yeryüzünde benden bir eser.
Ne adımın karşılığı bir ses yükselir bu bedenden,
Ne de namıma yakışır bir fer.
Ne söylesem boş
Ne yapsam anlamsız
Benden ötekiler için
Ben de onlar gibi ötekileşmeli miyim?
Yoksa…
Yedeği bile olmayan berikileri
Ey aşk!
Ancak sen(aşk) olabilirsin böyle bir ressam,
Ve adı hüzündür eminim bu eserin.
Her sabah karşıma alıp her ne yönden baktıysam,
Yok yok; yanılmam imkansız gizeminden belli çizgilerin.
Önceleri bir hevesle başlamışsın çalışmaya belli ki,
Cebimde beş kuruş yok.
Boş ver…
Olmasın ziyanı yok.
Şükür ki; henüz tedavülde olan,
Umutlarla dolu içi boş cüzdan.
Kabul ediyor şimdilik üç beş dükkan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!