Tavanına gözlerimi açıp da,
İlk adım attığım hanem elveda.
Soluklandım. Sularını içip de,
Kazara yediğim nanem elveda!
Mey çalan radyoya ‘ağlir’ diyişim.
Bayburt’umda tatlı çorba adına,
Namı diğer, denir kokoç çorbası.
Her gelen misafir bayram tadına,
Varsın diye, konur kokoç çorbası.
Soğuğa bire bir, mahalli icat
Gözün gibi güvendiğin yapının
Kirişine dahi minnet eyleme.
Bir gün çekip gideceğin kapının
Girişine dahi minnet eyleme.
Ekin çok mal dolu, olsa ağılda
Unvanı verdirir at ada yiğit.
Baba da yiğitti, ata da yiğit.
Meydana at gerek, ata da yiğit.
Bir “Atlı yiğidin oyunu cirit”
Atı alıp bindim sırtına nerden,
Tezince koptu bir fırtına Ana.
Atlarken ayağım sıkıştı birden,
Zalim üzenginin kertine Ana.
Ne dizgin ne komut geçmez dor Ata.
Güzelliğin menekşem
Devrimi kirpiklerin
Uçlandırır her akşam
Cevrimi kirpiklerin
Sabah güneşte ışın
O çocuksu o masum
Yüzündeki tebessüm
Goncanın kızıl güle,
Dönüştüğü o mevsim.
Saçın arpa başağı
Her türlü bitkinin feriştahını,
Git kendi gözünle gör bizim orda.
Açar havasıyla su iştahını,
Herfene, barhana, kır bizim orda.
Sabah ince çalgı gibi esinti,
Kuş damıma olur olmaz tebelleş
Davranıyor senli-benli bu sıçan.
Hep arkamdan iş çevirir bu kalleş
Puştun teki hain yanlı bu sıçan.
Ben altta, o üstte çeker malbora.
Beni yönetici bak ederseniz,
Tüm bunları var ya demem ederim.
Yanılıp da bir de yetki verseniz,
Diğer blokları kumam ederim.
Ya Saddam olurum ya Fidel Castro.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!