sen giderken bu şehirden
bir an kal diye haykırmak geldi ıçimden
yuttum sözlerimi, attım içime
nefesim kesilecek sandim ardından
yüzümde sahte gülücüğüm
dudağımda umutlu sözlerim
bir an gelse
yanıbaşında dursam
usulca ellerini tutsam
terkedip gitme
gönlünde bir parça yer göster
ellerini avuçlarımdan çekme
Artık üç gün sürmüyor ayrılıkların acısı,
alıştık uyuştu beynimiz,
duyarsızlaştı ayrılık acılarına.
Artık üç günde bitiyor sevdalar,
aşklar.
En güzeli başlamadan bitenler, diyor
Az önce bir kedi gördüm sokakta
Çöp konteynırının üzerinde
Tedirgin bir şekilde bana bakıyordu
Besi yerindeydi çok şükür
Aslında kilolu da denebilir…
Saat tam 20:58
Ayrılık bulursa beni bir gün şu engin semalarında,
Gözyaşlarıyla uğurlama beni rüyaların şehri,
Martı seslerine karışık hıçkırıklarımı,
Sen sakın duyma İstanbul.
Vapur sirenleriyle beraber söylediğim şarkıyı,
Sen sakın dinleme, ne olur İstanbul.
Bir şiir büyüyor içimde günden güne
Öyle öksüz öyle mahzun,
Literatüre sığmıyor duygu yükü
Sessiz sessiz dile geliyor
Bir şiir basınç yapıyor göğüs kafesimin altında
Çıkmak için bir yol arıyor
Şimdi Sarayburnu'ndan denize atlasam
ve karşıya Üsküdar'a kadar yüzsem,
Yüzerken yorulsam boğulsam,
Ve ölsem...
Bir şehir ağlasa peşimden,
Bir şehrin denizi ağlasa,
Öyle kolay gelmez hemen bahar
Sustuğuna göre martıların
Bir bildiği var...
Hani bayrak namustu, şerefti, haysiyetti.
Namussuz, şerefsiz, haysiyetsiz mi olduk biz bu kadar.
Hani vatan, millet, istiklal...
Uyan ecdat uyan,
Söylediğin yalanlara(!) kimse inanmıyor artık.
Ey toprakta yatan şehit, bu günleri göstermek için mi bizler için öldünüz.
O kadar korkaktı ki doğuşu güneşin
Gözlerime bakmaya çekiniyordu.
Yine de aydınlıktı yüzü
Çaresiz ve kimsesiz zamanlar gibi
Kızıla dönmüyordu
Beyazdı üstelik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!