1975 yılında Tekirdağ / Malkara'da doğan şair, ilk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra, üniversite öğrenimini KTÜ Fatih Eğt. Fak. Tarih Öğretmenliği'nde tamamlayıp, İstanbul'da öğretmen olarak çalışmaya başladı. Halen öğretmen olarak hayatını idame ettirmektedir.
Şiirde, imge yoğunluğu üzerinde bir çalışma içerisinde görülen Evci, şiirin kişiyi insan varlığına yaklaştıran, bu varlığı tadımlamasına olanak tanıyan, kişinin kendisi ile buluşmasında hayati bir 'rol' üstlenen, asil ve çetin bir eylem olduğuna inanarak, bu yolda yür ...
Kalemimi şiire adadım, şiiri bir çağın tanıklığına...
Bir çağın; soluğuma zehir katan, bakışımı parçalayan beynimi iğneli sözlerle kan revan içinde bırakan ve içimin tüm coğrafyalarını talana uğratan bir çağın tanıklığına...
Şükür ki;
Direndim ve başardım:
Kuvvetli bir tazyikle bana sunulan 'delirme hakkını' püskürttüm inancımla...
Direndim ve başardım:
Kayıp bir sevinci, silahlar gölgesinde diriltmeye çabalayan Filistin'in asil ve korkusuz direnişçilerine selam olsun! ...
Teslimiyeti reddedişleri, isyan bayrağına dokudukları onurları, yaşam denen mücadelemize bir yol olsun...
Dünyanın dört yanından sesleniyoruz sana ey mazlum Filistin! Kazanman için o toprakların sahibi olman yetecektir. Bu zulüm nereye ulaşabilir ki, senin içinde gittikçe kora dönüşen bu isyan varken bu işgal nerede sonuçlanabilir ki?
Narkozsuz dikiyorum şimdi
açıkta bıraktığın yaralarımı.
Acıya katlanmak kolay
zor olan,
kabullenemez bir nekahat dönemidir!
Köklerini kopartacak eczam,
Bir umutsuzluktu o gün ikimizinki de...
Sen dününe ağlıyor, bense kaçışıma bir yataklık arıyordum konukluğunda...Kalbimin kaçışına...
Kalbimi rehnemediğim bir anlamın ihanetini taşıyordum içimde. Sense yollarına döşediğin taşların, bir bir ayaklarından kaydığı günlerin tam ortasındaydın...
Umutsuzluğunu örttüğün toprağın, içinin yağmuruyla dağılıp akarak gitmekteydi o gün.
Çabana çağrın kutsaldı benim için şüphesiz. Ama çabanı okumayı başaramadım. Çabana beklentisiz bir katkı sunamadım...
Adının tek kişilik olmadığı mekanlardaydın halbuki...
Sevincin damarlarını kanatarak sokuluyorum hüznümün koynuna bu akşam...
Mahremiyet leğimlediğim kelimelerimse, korkup kaçtılar, yankılanan bu cellat narası sözler meclisinden!
Şimdi susmanın bu dehşetengiz boşluğuyla başbaşayım. Ama susmamalıyım!
Nicedir yüz vermese de bana şiirlerim, onlar benim! Ben yazdım onları!
Yüz çevirsede toprağım, tohumumu kabullenemese de, bayrağıma yüz çevirse de, bu toprak benim!
Seni başlatan bir şiir hep zordu
şimdiyse çok daha zor...
Bilmem ki sana nereden başlanır?
Bilmem ki sen
nerenden tutup da yüreğe işlenirsin?
Böylesi insanlarla aynı havayı solukluyor olmaktan utanıyorum!
Böylesi insanlarla aynı 'vatan' toprağı üzerinde yürüyor olmaktan utanıyorum!
Böyle kişilerle aynı çeşmeye ağız veriyor olmaktan,aynı ekmeği lokma ediyor olmaktan, aynı yağmurda ıslanıp bu ülkenin aynı sevincini-hüznünü paylaşmaktan utanıyorum...
Şu koskoca dünyayı gözlerine sığdırıp
Savaşlara orada siperler kazdığımı
Yaşamın kapılarını sensizliğe kapayıp
Aşksız bir geleceği yokoluş saydığımı
Bilemedin...
Bavulumu hazırladım
bir çift kendine dönük göz ile
incinmiş ve kırılmış bir gönül alıyorum yanıma
ve bir de kendini törpüleyen aklımı
tüm görüntülerimi burada bırakıyorum
burada
Zifiri bir karanlıktan bakıyorsun bana
dehlizimde paramparça olan
siyah gözlerinin yansıttığı şu görüntüler
ayaklarıma takılıyor sendeliyorum.
Zemheriyi bilirsin
Hani insan şöyle güzel birşeyler döşemek istiyor şu sayfaya.İçsel olarak birşeyler savrulup duruyor beynimde ama birkaç cümle kopartıp buraya aktaramıyorum işte.Bu da bir yetenek biliyor musun sevgili Mustafa.Ve şu insanlara içimdekileri yazıyla anlatma yeteneği yok işte bende.(Şiiri bunun dışında t ...