Merhum Üstad Hayati Vasfi Taşyürek’e İthaf)
Çamaşırhane “donnuk” bulaşık yeri “cağ “
Maviye “gö” beyaza “apbağ”
Çatısız eve “dam” üstünde “loğ”
Zehire de “ağ” derler bizde
Soruyorsun madem tarif et diye..
Biraz ip ucu olsun sana;
Uzun boylu,ak şakaklı,boz bıyıklı
Ağır ağır yürüyen benim
Yolun düşerse şayet Hoşdere’den,
Sürgünümün bilmem kaçıncı yılı...
Ellerim ardımda yine kelepçeli
Ayaklarım da prangalar var
“Az oldu! ” “nolur nolmaz! ”
Bir de boynumda paslı zincirleri var...
Ey vatan!
Olur yaa!
Yine karşılaşırsak eğer;
Nolur!
Bu defa bir selam ver!
Fırtınalı hava da
Yolcusun bekleyenim
ben seni
mevsimin en kışında
karların lapa lapa yağdığında
ya sabah alacalığında
ya gün batımlarında
seveceğim
Ne yalan söyleyeyim
Ceplerim bom boş benim
Yalanım varsa!
Anam avradım olsun!
Bak işte! İstiyorsan.
Neden ürperdin! ?
Nice ulvî değeri halka yükleyip
Üstüne “eşşek “diye binenler gördüm
“Yoruldum! ””yeter! ” dedikçe halkım
İnadına sopa vuranlar gördüm
Hani bir lokma bir hırkaydı hani...?
Hani; bunaldığında,
Bunalttığımızda seni ANA!
Sırtına mantonu alıp da,
Kaçar gibi çıkardın ya...
“ Nereye? ” dendiğinde de;
“Minire” mi, “Zeynep Hatun” mı,
Bir gün bende şair olursam
Yazacak çok şeyim vardır haa!
Hem sanma ki hep, Mustafa’yım,
KALE ‘si şimdilik şöyle dursun,
Bazan da, Coşkun’umdur haa!
Susun!
Susun! susun!
Bir şair şiir doğuruyor...
Önce biz, sonra
Yeni bir Dünya için;
Bir şiir doğuyor!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!