Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Devamını Oku
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
25 Ocak 1952 Ankara-Elmadağ doğumlu... İlk ve orta tahsilini doğduğu yerde, lise ve yüksek okulu Başkent Ankara' da okudu. 1975 yılında ADMMA' dan 'Makina Mühendisi' olarak mezun oldu. Okul hayatı boyunca gündüz çalıştı gece okudu.
Kamu kuruluşlarında 1972' den itibaren çalışmaya başladı. Kamuda; işçi, memur, şef, müdür, işletme müdürü, daire başkanı, Başbakanlık Müşaviri, Belediye Başkan Yardımcısı İl Müdür Yardımcısı gibi değişik görevlerde bulundu. Son olarak 1998 yılında Antalya Köy ...
*Üstadım'a
'Antoloji com' da gezerken gördüm
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
Hüznü, yazdıkları şiirle sardım
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
Kahretme üstadım, gümlesin kalbin
Gece yarısında 'araba' na bin...
Tek bir mısra ile ederler 'yüzbin'
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
Eskişehir ne ki, geliriz elbet
Gelir de dotları buluruz elbet;
Dediler: 'Bir peruk alırız elbet'
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
Keyfimi sorarsın, berbat mı berbat
Turistler denizde, ben dağda, üstad...
Kayseri' de Mecnun, Porsuk' ta Ferhat
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
Yabancı değiliz, asla olmadık!
Sevgi bakracıyız henüz dolmadık,
En sağlam dostturlar, yerde bulmadık!
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
Hasretle kavrulur burda Ceylan' ım
Sade akıl değil, tüter her yanım;
Can kıymeti bilen cana hayranım
Birisi Köroğlu, birisi Sabit...
BİRİSİ MUSTAFA BİRİSİ SABİT
İki kardeşime rastladım nette,
Birisi Mustafa birisi Sabit,
Ağdırmazlar birbirini kıymette,
Birisi Mustafa birisi Sabit.
Daldı gönlüm türlü türlü kahıra,
Hasret döndü çoşkun akan nehire,
İkiside gelmez Eskişehire,
Birisi Mustafa birisi Sabit.
Nasıldır keyifler hal kardeşlerim
Çok mu uzak gelir yol kardeşlerim?
Unuttu beni bu kel kardeşlerim.
Birisi Mustafa birisi Sabit.
Birisi ticaret işine dalmış,
Birisi turisttin içinde kalmış,
İkisi de bana yabancı olmuş,
Birisi Mustafa birisi Sabit.
Rasimim olanlar olur aklıma,
Görenler şaşırır kalır aklıma,
Kardeşlerim her gün gelir aklıma,
Birisi Mustafa birisi Sabit
İrşadiye
Demek caddelerde olta vuruyor,
Biz paslandık çürüyoruz ozanım.
Karşımızda iki yiğit duruyor,
Erciyes de eriyoruz ozanım.
Ceylana
İrşadi acunu sürüp savurmuş,
Söylesene kaç yiğidi devirmiş,
Dostluk kervanımı O'mu çevirmiş,
Ben miyim de Antalya'ya üslenen.
İrşadi:
Mezenize sucuk göndereyim mi,
Yolu Kayseri'ye döndereyim mi,
Dul aşığa bir eş göndereyim mi,
Tez cevap yaz kimse öyle süslenen.
Aldı Mustafa Ceylan:
Kusuruna bakmam İrşadi desin,
Dostumun dostları canımı yesin,
Mutlu beyim kırkbirinci eylesin,
İnce'dir bu Erciyesten seslenen.
İrşadi:
O Ceylan ne canlar yakar bilirim,
Nice devletleri yıkar bilirim,
Nette de karşıma çıkar bilirim,
İflah olmaz dostum O'ndan beslenen.
Ceylana
Keline baksın da türküler yaksın,
Oturmasın orda Kıbrıs'a çıksın,
Aşk ocağında da bir çıra çaksın,
gönül evimizde olsun sislenen.
İrşadiye
Dostların selamı başım üstüne,
Türküler söyleyin naşım üstüne,
La yazın tek yeter kaşım üstüne,
Kelimeler olsun orda puslanan.
Aldı Mustafa Ceylan:
Mustafa Ceylandır paslanır mı O
Kırılacak dala yaslanır mı o,
Hovarda bir ceylan uslanır mı O,
İflah olmaz artık O'na toslanan.
İrşadiye
Aldım selamını İrşadi Ozan,
Boğazından lokma geçmez mi olmuş.
Sen misin ceylan mı bunları yazan,
At eşek etini seçmez mi olmuş? ?
ceylana
Erciyes neresi, biz neresiyiz,
Acemi çırağız dost çereziyiz,
Ne mecnun ne ferhat aşk kerresiyiz,
Bade bile içmez oldum bilesin..
irşadiye
Gökler yere indi demek orada,
Yerler göğe çıktı dostum burada,
Ne havada uçtuk kaldık karada,
Kervan bile geçmez oldu bilesin.
ceylana
Toprak olup biz de size sarıldık,
Ne aşk bulduk, ne de dağda vurulduk,
Ne incindik ne de dosta darıldık,
İnce sizden geçmez oldu bilesin.
Aldı İrşadi:
Birimiz caddede olta atıyor
Söylesene İnce kimmiş paslanan?
İki çift güzelle çalım satıyor
Söylesene İnce kimmiş paslanan?
Aldı Mustafa Ceylan
Biz dost kervanıyız bilirsin bunu
İrşadi savurdu cümle acunu
Nasıl unuturum, ben nasıl dünü?
Söylesene İnce kimmiş seslenen?
Aldı İrşadi:
Biri meze sunar eli bulaşık
Birisi gevşemiş dili dolaşık
Beni iyi dinle garip dul aşık!
Söylesene İnce kimdir paslanan?
Aldı Mustafa Ceylan:
Sen bakma İrşadi böyle konuşur
Daim muhalefet, kime danışır?
Erdinç Abi kırkıncıyla barışır
Söylesene İnce kimmiş uslanan?
Aldı İrşadi:
Ceylan' dan öğrendim böyle yazmayı
Çekerim burnundan boncuk hızmayı
Vurursam inlersin sana kazmayı
Söylesene İnce kimmiş paslanan?
Aldı Mustafa Ceylan:
Burnuma değil de kelime baksa
Oturup bir güzel türküler yaksa
Gönül ocağında odunun yaksa
Söylesene İnce kimmiş kışlanan?
Aldı İrşadi:
İrşadi' yim, gayri fırladı kalem
Buradan dostlara gönderdim selam
Haykır da işitsin, cümle el âlem
Söylesene İnce kimmiş paslanan?
Aldı Mustafa Ceylan:
Mustafa Ceylan'ım asla pas tutmam,
Severim dostları, bir gün küs tutmam
Vallahi düşmana kolay yas tutmam
Söylesene İnce kimmiş yaslanan?
KAHKAHA TUFANI
Vallahi gülmekten karnım yarıldı,
Önüme mutluluktan halı serildi,
Sorma İsmail' i anlatamam ki
Karpuz kamyonuyla yolda devrildi...
Köroğlu 'ekrana' çıktı çıkalı
Kaçtı ortalıktan tilki-çakalı...
Kahkaha tufanım özletti bana
Halil Soyuerle Kutsi Makal' ı...
'KÖROĞLU buraya gelmiyor imiş
Gelse de fazlaca kalmıyor imiş
Haberin olsun da tarif et ona
Not yazmayı dahi bilmiyor imiş...' (nazire)
Sen eskisin malum, sen bu ekranda
Gördüm nice şair vardır arkanda...
Kim demiş geçici dostlardır diye?
İNCE' yle RASİM' im damarda, kanda
Yazdığın mısranın her bir harfinde
Eser Erciyes' ten yel ince İNCE...
Gelecek aylarda, günün birinde
Sen de Antalya' ya gel ince ince...
At'la değil internetle gezersin
Şiir deryasında sanki yüzersin
Yazınca damardan, özel yazarsın
N'olur bu gerçeği bil ince İNCE...
Rasim'i taşlamak düşmez haddime
O dostun taşları, kim bilir kime?
İsmail diş için gitmiş hekime
Sen de bu duruma gül ince İNCE..
Kurban olmak elbet yiğit harcıdır,
Dosta selam vermek dostun borcudur
Aşkın semasından yağan kırcıdır
Onunla eriyor kul ince İNCE
Dalında durmaz ki kuruysa yaprak,
Hep onu çağırır, kapkara toprak
Beni de söyleten şu ozana bak
Açar bahçesinde gül ince İNCE
GÖRMÜŞSÜN BİZİ
-Mustafa Ceylan'a-
Gece gündüz yaz kış nedir bilmedim,
Çalıştım çalıştım durmadım Gardaş
Bu dünya da birgün olsun gülmedim,
Bu sırrı kimseye vermedim Gardaş
Sabaha karşı da görmüşsün bizi,
Eserler vermişsin sen dizi dizi.
Bu sevda uğruna gece gündüzü,
İnan ki bir uyku bilmedim Gardaş.
Üşümüşsün yengem gocuk göndermiş,
Kara Ankara'dan buçuk göndermiş,
İnce bir gün sana sucuk göndermiş,
Pastırm'altın olmuş görmedim Gardaş.
Dilerim yarımı tamam eylersin,
Bir olduktan sonra tam'ı neylersin,
Belki de bizimle gönül eylersin,
İnce'yim bir devran sürmedim Gardaş.
Sabit İnce Kayseri 18.4.2004
İNCEDEN İNCE - 'İNCE' DENİNCE
-I-
Çok güzel bir şiir yazmışsın gardaş
Mısrayı inceden dizmişsin gardaş
Gönülle dünyayı gezmişsin gardaş
Mutlu ettin inan inceden ince
Gerçek dot bilirim İNCE denince...
-II-
Sabaha karşı bizim KÖROĞLU(*)
Taka arabayı sürdü üstüme...
Bekledim o güneş yeniden doğdu
Vallahi şiirler gitmedi güme...
Böyle olur dostum insan sevince
Gerçek dost bilirim İNCE denince...
-III-
Sucuk mu? Düş oldu, nerde pastırma
Gocuksuz: İsmail; bana küstürme!
Uyku gözlerimde olmuştu sürme...
Ne hoş kelâm etmiş, yerli yerince
Gerçek dost bilirim İNCE denince...
-IV-
Gardaş gardaşını elbette bulur,
Vakti gelir ise kurbanı olur,
Ben senden dertliyim dertlenme n'olur!
İçim alev alev, dışım serince
Gerçek dost bilirim İNCE denince...
HAVADİSLER
Sana anlatayım biraz havadis
Şöyle kahkahayla gülüver başkan.
İsmail kamyonda, hava: Boran, sis;
Yardım etmeye de geliver başkan...
Kamyonun yükü de kavunla karpuz
İsmail' in içi fırtına, kar, buz
Dişini unutmuş, yaşamaz onsuz
Haydi bir kelpeten buluver başkan...
Köroğlu belinde hem saat kaçta?
Bir güzel dururmuş karşı yamaçta
Her neyse olanlar olmuş sonuçta;
Yarasına melhem oluver başkan
Dur hele bitmedi haberler daha,
Balım' ın kuşu da kalkarmış şaha
Nusret'ten boşalmış kocaman saha
'Saftirik' n'olacak, salıver başkan? (!) ...
Emine' yi sorma düşmüş denize
Canbaba gol atar bak kalemize
Bu haberler benden armağan size
Beğenmezsen hemen siliver başkan...
Daha yazacaktım telefon geldi,
Dün gece nerdeydin, hesap ver dendi,
Ceylan' ım yükünü işte yüklendi
Sorma halimizi biliver başkan...