Doğan güneş, bulutları itiyor
Güneşin ışığı bize yetiyor
O ışık, gönlüme coşku katıyor
İstemem lambayı al senin olsun.
Tüm çiçekler boyun büker güneşe
Sıra sıra uçup giden turnalar
Göç eder be, bre yavrum göç eder
Masumu ayırıp zalım kayıran
Suç eder be, bre yavrum suç eder.
Yalandır mesleği kızarmaz yüzü
GÜZELLİĞİN ÖZDEDİR
Sen Şirin değilsen, Ferhat olamam
Görmedim Leyla’yı Mecnun kalamam
Ben Aslı’yım diye gezip durursun
Daha benden iyi, Kerem bulaman.
Sakın önden kaçıp arkadan vurma
Hakkı kutsal bilip geriye durma
Haksız yere insan kalbini kırma
Kırarsan, o kalbe gir de gel gönül.
Sen gönül, din, dil, ırk ayrımı yapma
GÜCÜMÜZ VARDIR
Boşa çabalama zorlar odağı
Bizim bahçe ile bağımız vardır
Üstümüze örtmeyin kötülük ağı
Bilge insanlardan dağımız vardır.
Gördüm sevdiğimi uzandım güle
Sevgi dağlarını vermeye geldim
Gülü seviyor mu, sorma bülbüle
Bir demetçik gülü vermeye geldim.
Güllerin muradı derilmek ile
Köroğlu'nun yiğitleri seslenir
Karacaoğlan aşkı ile beslenir
Sanma Pir Sultan'a bakıp uslanır
Halk defterin yazılıpta gelirim
.
Kaynak suyu süzülüpte çıkarım
KARANLIĞA IŞIK KÖY ENSTİTÜSÜ
Kökleri derinde bir ulu çınar
Ülkesine aşık köy Enstitülü
Ona da uygarlık ışığı sunar
Eğitime beşik Köy Enstitülü
DAĞ DEME BANA
Ben çalı dibine çapa vururum
Nede güzelmiş bağ deme bana
Soygun tekesini sağar dururum
Nerde külek külek yağ deme bana.
Şu benim dertlerim bitmez dostlarım
Kışı kovalayan yaz olmayınca
Bütün umutlarım boşadır derim
Ardında durulan söz olmayınca
Kavağın yanında söğüt cücedir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!