Müslümana her şey yaraşır, diyorlar serin serin,
Altın taçlar, lüks arabalar, sofralar beş kat irin.
Süsle ibadeti gizle, yetimin hakkı derin,
Melamet bu söze güler, Hak ehli bakmaz serin.
Zenginlikte şeref olmaz, servet değil ölçümüz,
Elin değil, özün temiz; özdür bizim gücümüz.
Gönül saray olur bize, neyleyelim göçümüz,
Mal çoktur, hâl yoktur amma, bu ne garip suçumuz?
Yunus "mal da yalan" derken, biz neyin peşindeyiz?
Erkanını pazarlayan bir kalabalıktayız.
Hakk’a yakın olmak için, dünyadan geçmedeyiz,
Her şey yakışmaz cana, biz aşkın izindeyiz.
Diyorlar ki Müslüman’a, en iyisi yakışırmış,
İyilik malda değil ki, neyleyelim yakışmış.
Gönül kirli olunca, cevher bile çürümüş,
Gönülsüz ibadetle, nice cami yıkılmış.
Melamet yolda yürü, gösterişi terk eyle,
Sır içinde sır gizlidir, ne giydiğinle söyle.
Hırka giyen Mevlâ olur, sarayda kul hep böyle,
Altın ile örtülmez ki, ruhun dökülmüş köyle.
Nice zengin gördük amma, bir selâmı esirger,
Nice yoksul bildik ki, gönlü cümleye yeter.
Süslü sözle hak aranmaz, aşk duruyorsa eğer,
Yüzde nur arama boş, özde sevda yeşerir.
Hak yolu fakr ile güzel, kibir orda eğrilir,
Servetle baş eğmeyen, neyleyip de sevilir?
Aşık olan yanar geçer, mal için kim çevrilir?
Her şey yakışmaz cana, aşk ateşi devrilir.
Kemter Abdal der ki dostlar, bu yol canla yoğrulur,
Her lokmada bir hesap var, her bakışta doğrulur.
Altın giyip aşk satılmaz, gönül nurla doğrulur,
Dünya sana dar olurken, Hak’la alan geniş olur.
Kayıt Tarihi : 23.9.2025 14:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!