Müsadenizle Bu gün Ağlamalıyım (Düz Yazı)

Vildan Uyar
276

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Müsadenizle Bu gün Ağlamalıyım (Düz Yazı)

Çocukken zaman çok yavaş geçer. Hiç anlamadan otuz küsür olmuşsunuzdur ve çocukluğunuzdan ne kaldıysa hepsini bir kutuya sığdırmışsınızdır.
Tozlu belki de eskimiş bir kutudur bu... Zamanı geldiğinde açacağınız bir kutu bu... Ama açılacaktır bir gün elbette...

Yaşadıklarınızı düşünmeye başlamışsınızdır, geçmişiniz hatırına, sevgileriniz hatırına, güller hatırına...

Daha dün gibi hatırlıyorsunuzdur evinizin bahçesinde koşuşturduğunuzu, saklandığınız, gülerek çıktığınız bir kapı arkası vardır hep...
Yıkamadan, ağaçtan kopardığınız elmayı yerken yüzündeki tebessümü hatırlarsınız... Ağaca çıkarken dizlerinizin çizilmiş olması umrunuzda değildir...

İlk bisikletiniz ve bisikletin üzerinde durmayı öğrenirken, düşüp kanayan bacağınız olmuştur muhahhak...
Sabahtan akşama evin dışında özgürce koştuğunuz yeşil bahçeler...
Akan derenin başında oturup, bir gölgede uzanıp kuş seslerini dinlemişsinizdir...
Dilinizde bir melodi, yüzünüde bir gülümse ifadesi...

Kardeşinizin gelişini kıskanıp, naz yapamışsınızdır sonrada kardeşiniz için herşeyden vazgeçmeye hazır olduğunuzu farketmişsinizdir.

Geceler bile güzeldir, gündüzler kadar... Gece boyu oturup, saatlece dışarıda yıldızların senfonisini dinlemişsinizdir...
Ayı seyrederken uzanmak istemişsinizdir.. Şarkı söylerken hiç bir şey umrunuzda değildir...

Hayaller... Onlar ne güzeldir... Sınırsızdır, ulaşacak kadar yakındır... Yüzünüzde ki tuhaf gülümsemenin sebebidir...
İlk okula başladığınızda ağlamışsınızdır yada çok heveslisinizdir okumayı öğrenmek için, yazmak için kendinizi... duygularınızı, derdinizi, hüznünüzü... sevginizi ve nefretinizi...

Arkadaşlarınızla oynadığınız basketbol maçlarını... Potaya atarken topu, yüzünüzdeki ifadeyi... Gözünüzde ki umudu...

Hastalanmışsınızdır... Ateşler içinde yanarken bedeniniz sayıkladığınız tuhaf kelimeleri...
Babanızın başınızda beklediği o günleri... Annenizin, sizin ateşinizi düşürmek için nasıl çabaladığını... Üzüldüğünü...

Büyüyorsunuzdur ve bunu çok istersiniz... 'Keşke... yaşında olsam.' 'Keke... yaşında...'
'Ah neler yapardım' diye düşünmüşsünüzdür...

İdealinizde ki mesleğe sahip olmaya az kalmıştır...
Öğrenirdiniz isteyerek ve severek... 'Daha... daha da...öğrenmeliyim hayata dair ne varsa herşeyi bilmeliyim' demişsinizdir..

İlk defa, tuhaf bir iç gıdıklanması olur, midenize ağrılar girer...
İştahınız gider, müzik dinlerken bir tebessüm edersiniz bir de hüzünlenirsiniz.. Gözünüzden bir yaş damlar... Kimse görmesin diye silersiniz ellerinizle hemen...
Haberi bile yoktur kaçamak baktığınız kişinin, bütün bunlardan...
İlk defa 'aşk' bu mudur? 'Sevmek' bu mudur? ' dersiniz.

Bir ev vardır yıkık dökük... Terkedilmiş... İçinde saklarsınız çocukluk anılarınızı, kırık dökük oyuncak bildiğiniz tuhaf şeyleri...
Çamurdan yaptığınız şaheserlerinizi sergiye çıkartırsınız tek tek... Hazinenizdir, şaheserleriniz...

Fırçanız vardır bir de tual... İlk defa bir darbe atarsınız... öfkeleriniz, kahkalarınız yerini alır tualde...
Denize sevdalısınızdır, gökyüzüne tutkulu....
Bir kuş olur, yaptığınız ağacın dalında... Yanında bir dere çağlamaktadır...
Sevmişsinizdir resim yapmayı... Bir daha...Bir daha derken siz bu yetenekle doğduğunuzu anlamışsınızdır...

Hayallerinizi çizersiniz...Başkalarının bakıp da göremedikleri şeyleri... Bakıpda sadece sizin kendi gördüklerinizi...

Şimdi bakıyorum da ve baktığımda yine görüyorum etrafımı... Yine çiziyorum arada bir hayallerimi... Boyuyorum tuvalimi gözümü kapatıp...

Yıldızları görüyorum şarkı söylemiyorlar... Nerede kalmış samanyolum?
Yağmurlar damlıyor yüzüme ama nerede o saflığı temizliği?
Umutları, hangi çuvala doldurmuşlar? Bulamıyorum...!
Kuşlar neden gelmiyor penceremin önüne...?
Güneş hüzme hüzme değmiyor saçlarıma... Güneş, küsmüş mü bana?
Çiçekler neden açmıyor? Bahar neden gelmiyor? Kar yerden bir türlü kalkmıyor...
Neden tebessüm etmiyorlar? Etrafımda bir kalabalık, öfkeyle kelimeleri birbirlerine atıyorlar, havada uçuruyorlar...
....

Anılarımı tozlu ve eskimiş bir kutudan çıkartırım...
Bir ahhh çekerim... 'Keşke ' derim...' Keşke '.... dizlerim kanasaydı yine... yağmurda dışarıda kalıp, ıslansaydım...
Okumayı öğrenmişim... Yazmayı da... 'Ahhh ' derim okurken gerçekleri... Yazmak isterim sonra 'doğruları'...

Bu gün benim doğum günüm... Cahit SITKI' nın dediği gibi;

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bir ah çekerim... Bu gün benim doğum günüm...

Seneler geçmiş ve siz, herşeye rağmen, bir köşede oturup, bazı kararlarınızı kendiniz veriyorsunuzdur...
yada verdiğiniz kararlarınızın arkasında durmaya çalışarak, hayatla mücadele etmeye kararlısınızdır.

Seviyorsunuzdur ve hatta seviliyorsunuzdur doğum gününde..

Bir ah çekersiniz, kendiniz bir kutuya girmeden önce...
Çocukluğunuzu, gençliğinizi düşünürsünüz... Geçmişinizi hatırlarsınız...
ve bilirsiniz bu kutu bir daha açılmayacaktır...

Ahh bir bilseniz bu gün benim doğum günümdür...

Ama neredeler...? Neredeler sevdiklerim...? Neredeler umutlarım...? Neredeler kızgınlıklarım, öfkelerim?
Nerede hani benim yeni doğmuş güneşim?
Çocuksu gülümsemelerim? Hani neredeler, benim güllerim?

Bir 'ben' var ki...
bu gün doğmuş,
ilk defa bu gün ağlamış...
Şimdi anlıyorum
neden ağlıyor
yeni doğan bebekler...

Şimdi bana müsade veriniz... Ağlamalıyım... Tek başıma... Eskiyi yad etmeliyim...

Sanmayın unutulmuş olmak değil bana koyan...

Ben çocukluğumun hatırına, sevdalarımın hatırına, değer verdiğim bütün herşey hatırına, mavi güller, kırmızı güller hatırına...
Gecenin ve gündüzün hatırına...
Denizin ve gökyüzünün hatırına...
Toprağın hatırına...
Yaşadıklarım ve yaşayamadıklarım hatırına...
Allah aşkına...

Müsadenizle ağlamalıyım şimdi...
.....

Bu gün benim doğum günüm
Müsadenizle bu gün doğmalıyım
'Müsadenizle bu gün ağlamalıyım..'

Bir yıl sonra ağlayamayabilirim...
Müsade edilmeyebilir...

Vedalaşırken ağlamayı hiç sevmem
ve hiç istemem...
İşte bu yüzden 'müsadenizle bu gün ağlamalıyım.'

Keşkelerle doludur sonlar...
İyikiler tartıda az gelir...
Vedalarla dolmuş
Yarının dünündeyim...

'Ben' benim.
Bu gün ve yarın da..
Yarının dününde de
hep böyle kalmalıyım...

İşte bu yüzden 'müsadenizle bu gün ağlamalıyım. '

Vildan Uyar
Kayıt Tarihi : 28.4.2009 11:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Tekeci
    Mehmet Tekeci

    İnsan sevdiklerini en çok özel günlerde ne kadar da daha çok arzular. baştan aşağı harika bir denemeydi. sevgiyle kalın

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Vildan Uyar