/... bir çocuğun göğsünün üstünde taşıdığı kutsal kitap kadar sevdim seni... /
gittiğinde...
gökyüzü devrik bir peygamberin taslağıydı
Tanrı’nın eskizlerini kaybettiği bir şehirdeydim
elimde uçurtmamın ipi
yem diye takmıştım ucuna ıslak buğulu martıları
melek avlıyordum...
gittiğinde...
tren rayına düşmüş yavru karga kadar soğuktu ellerim
düşük yapmasaydı gece...
belki biraz daha titreyecektim
kemiklerine kadar aşka bulanmış cesedimi kimseye göstermeden
bir satırda Mavi’min gözlerine gömecektim...
şimdi geldin...ki hiç gitmemiştin...
karartma var bu gece
Dolunay’a pankart asmışlar;
'Aşk inkar etmez mavisini...hangi kafir unutur Tanrı’sını... '
Tanrı’nın varlığını ihbar ederek başlıyorum sana
istiyorum ki gözlerinde damıttığın mavi
değmesin hiçbir denize...
yoksa bir şairin şiirine mürekkep olur
bilmeden okurum
aşık olurum şairine...
zararına satılmış din gibi kelepirken sevişmeler
henüz avuçlarından öpmüş değilken üstelik
bazı renklerin kızkardeşi yoktur bil istiyorum
ana avrat söverler
bazısı da baştan sona küfürdür
bilmezler...
ateşin cesedi küldür unutma
mavi bilmez kendini...
ama yüzünü hatırlayamadım hala
Nuh’un gemisinde mi tanışmıştık seninle
seni suya düşmeden hemen önce görmüştüm sanki
bir yerden çıkaracağım yüzünü dur!
hangi mahşerden tanıyorum ellerini...
kanatlarından fal baktığım melekler şahidim ki
aldatmadım göğüs kafesini...
aşk... git başka yerde ye kalbini...
bu gözler maviye parselli...
Kayıt Tarihi : 12.3.2010 16:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!