Küçük bir sandığın içinde
Cevizden işleme
İçi kırmızı kumaştan döşeme
Her şey içinde...
Açar açmaz
Koskocaman bir hediye
İhtimal mi
İhtimaldir ki çok sevdin
Hatta aşk anlamıyla tecelliydi
İhtimal sandın değil mi
İhtimal...
Güneş : Sımsıcak
Soğuk : Güçlü
Umut : Güzel
Heyecan : Aşk
Dediler ki bir kelime ve hissettirdikleri... Dördüncüden sonra cevap hiç sekmedi ve değişmedi....
Kara zakkum
Sarı zambak
Mor ötesi yalanlar
Kızılca kıyametlerin kara şişesi...
Gecenin bilmem hangi yarısı
Üşüyorum güneşin kavuruşlarında
Yanıyorum kışın dondurucu ayazında
Sevdalandım umutsuzluk yokuşunda
Kaybettim seni günün aydınlığında
Sadece yıldızlar dost oldu bana
İlkin ille de aşk
Zaman bitmeye yüz tutunca
Duvarlara sıkışınca ne aşkı
Acı...
Tarifsiz hissiz yersiz pervasız
Öğle vakti boğazda ezan sesine koşan
Akşam vakti rakı balık yapan
Sokaklarında nafaka kovalayan
Hepsi aynı torbaya girecek gece vakti...
Torbanın dışında kalan, içindekilerin kıyameti
Ne kadar istedim bilemezdin...
Elini tutup senin çekmelerine güç göstermeyi
Sonunda yenilip omzuma düşmeni
Sessizce ağlayıp yüzüme dokunmanı!
İnan bir andı
Zor şey…
Çaresizlik!
Elin bir işe yaramıyor
Bekle bekle bir şey gelmiyor
Zor
Anlık çıldırmalıklar
Kaç defa itiraf ettim
Ne sen vardın ne de bir şahit
Her seferinde yüreğim ve yalnızlığım
Her seferinde çaresizce duvarlara dönüşüm
İtirafım çok sade ve anlaşılır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!