Masal yazmak geçti içimden bir anda
İşlerden fazlasıyla bunaldığımda
Dalmaktansa gerçekliğin zindanına
Eğlenmek masal dünyasında
Laf ustası birisi varmış
Geveleyip dururken bir hayali
Hayalinin çiçekler kadar güzel
Ve kolayca kopacak kadar da narin olduğunu anladım
Varlığının ruhumu sigara kâğıdına sarıp içtiğini de
Seni düşündükçe
En sevdiğim mevsimdeyim
Her tomurcuğun seni açtığı mevsimde
O yaşlı adam ben değilim artık
Ya da en yaşlı benim bu dünyada
Günler geçiyor gözümün önünden
Bir yanım uzayıp giden yollar
Yağmurun ıslaklığı kurumamış yollarda yürüyorum
Yalnız başıma
Ve birkaç sarhoşun şarkısı yankılanıyor sokaklarda
Zihnimde koşuşturan düşünceler arasında
Gecenin sessizliğini bozan ayak sesleri duyuyorum
Dünyanın bir köşesinde
Gölgelerimle oturuyorum
Ellerimde solgun çiçekler
Derinlerde bir yerlerde
Kalın bir zırh örülmekte yüreğime
Biliyorum, ağlamam gerek
Sana ne anlatmamı istersin
Meşe ormanları kokunu mu?
Yoksa serçe soluğu narinliğini mi?
Seni sözcüklere dökebilsem
Çiy denizinde doğan şafakta
Bembeyaz uyanışsın derdim
Kapın çalındığında bir gün
Görebiliyorsan renklerini yaşamın
Duyabiliyorsan ezgisini rüzgârın
Haykırmak geçiyorsa içinden
Ya da dans etmek yağmurda
Usulca kapat gözlerini
Gülüşün bahar misali
Bazen “İlk”leri oynar
“Son”ları çoğu çoğu
Ruhun rüzgarda kalmış kapı
Bugün açıksa yarın kapalı
Aklınsa kuş misali
Bu gece körpe bir yüzle karşılaştım odamda
Öylesine mutluydu ki, tanıyamadım
Gözleri ele verdiğinde kim olduğunu
Acı bir gülümseme yerleşti yüzüme
Ne kadar safmışım dedim kendi kendime
Bir patlamayla yarattı Tanrı evreni
Önce sarı bir ışık yayıldı boşluğa
Boşluk atomları doğurdu
Atomlar parçaları
Dünyalarsa canlıları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!